Ünlü Bir Markanın Çok Benzerinin Tescili Kötüniyetli Marka Tescili Sayılır Mı?: Yargıtay Kararları Serisi-3

 

1- Ünlü Bir Markanın Türkiye’de Tescili ve Kötüniyetli Marka

Kötüniyetli marka tescili sayılan halleri Yargıtay kararları ışığında incelemeye başladığımız serinin birinci makalesinde şirketten ayrılan ortağın, şirkete ait markanın çok benzerinin kendi adına tescil ettirilmesi incelenmişti. İkinci makalesinde ise kötüniyetin bölünmezliği ilkesi açıklanmıştı. Bu yazımızda, ünlü bir markanın veya gelecek vadeden markaların Türkiye’de tescilli olmadığını gören ve bu konuda bir “girişimde” bulunan kişilerin bu markayı tescil ettirmesinin kötüniyetli marka tescili kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği açıklanacaktır. Salt ünlü bir markanın aynısının veya çok benzerinin tescil ettirilmiş olması, onu, kötüniyetli başvuru olarak adlandırmaya yeter mi? Konuyla ilgili Yargıtay kararlarında önce belirtmekte fayda vardır ki, kötüniyetli marka tescilie sayılan örnekler arasında ilki “ticari engellemek amacıyla” veya “para koparmak amacıyla” yapılan marka tescilleridir. Konuyu bu yönden de değerlendirmek gerektiği unutulmamalıdır.

2- Ünlü Bir Markanın Aynısının veya Çok Benzerinin Tescili Kötüniyeti Göstermeye Yeterli Değildir: Yargıtay Kararları

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 01.03.2021 tarihli, 2020/1726 E. ve 2021/1838 K.

Davası Konu Olayların Özeti: Davacı vekili, müvekkilinin 2007/64883, 2009/115646 sayılı ve "HYUNDAİ ROTEM", "ROTEM+şekil" ibarel markaların sahibi olduğunu, davalı şahısça yapılan 2016/29635 sayılı "ROTEM ARITMA İNŞAAT TAAHHÜT" ibareli marka başvurusuna iltibas, tanınmışlık ve kötü niyet vakıalarına dayalı olarak yapmış oldukları itirazın Markalar Dairesi tarafından kısmen kabul edildiğini ve başvuru kapsamından bir kısım mal ve hizmetin çıkarılmasına karar verildiğini, anılan karara karşı başvurunun tümden reddi gerektiğinden bahisle YİDK nezdinde itirazda bulunduklarını, YİDK tarafından itirazlarının kısmen kabulüne karar verildiğini, oysa başvurunun tümden reddi gerektiğini ileri sürerek, davaya konu YİDK kararının iptaline ve başvuruya konu markanın hükümsüz kılınmasına karar verilmesini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararının İlgili Bölümü: başvuruda Hyundai’nin kurumsal olarak yoğun biçimde kullandığı koyu mavi renginin tercih edilmiş olması hususları bir bütün halinde değerlendirildiğinde, markanın “normal” bir saikle tercih edilmediği izleniminin doğduğu, davalının neden “rotem” markasını tercih etmiş olduğunu mantıklı biçimde izah edemediği gerekçesi ile davanın kabulüne, TPMK YİDK’nun 2017-M-3300 sayılı kararının iptaline, 2016/29635 sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.

Yargıtay Kararının İlgili Bölümü: “Mahkemece, davalının, davacının tanınmış markasının çok benzerini tanınmış markada yer alan rengi de kullanarak tescil ettirmeye çalışmasının kötü niyetli bir davranış olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, yukarıda da açıklanan ilkeler doğrultusunda başka bir emare olmaksızın salt tanınmış markanın çok benzerinin tescil ettirilmeye çalışılması kötü niyet olarak kabul edilemez. Kaldı ki taraf markaları arasında ayniyet düzeyinde bir benzerlik bulunmamakta, başvuru markası, mesnet markalardan farklı olarak kaligrafik unsurlar ve şekil unsuru içermektedir. Ayrıca, mahkemece, davalının “Rotem” ibaresini neden tercih ettiğini izah edemediği belirtilmişse de, davalı, ticari faaliyetinde ilk kullandığı işaretin “Rotek” ibaresi olduğunu, dava dışı 3. bir kişin kendisine çektiği ihtarnameyle, “Rotek” ibaresinin kendisi adına tescilli olduğundan bahisle kullanımına son vermesini istediğini, bu ihtar üzerine ilk kullandığı ibareden çok da uzaklaşmamak için “Rotem” ibaresini tercih ettiğini belirtmiş ve 30.12.2015 tarihli ihtarnameyi dosyaya ibraz etmiştir. Bu itibarla ve belirtilen hususlar hep bir arada gözetildiğinde Mahkemece, marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığı sonucuna varılması isabetli görülmemiş ve hükmün davalılar yararına bozulmasını gerektirmiştir.”

Yargıtay yine bir başka kararında[1], “Bu anlamda tanınmış markanın aynısını veya benzerini tescil ettirmek tek başına kötü niyetli marka tescili olarak yorumlanamaz.” Şeklinde bir başka kararında[2] da “Ancak, tek başına tanınmış markanın aynısı veya benzerinin tescil ettirilmek istenilmesi kötü niyetli marka başvurusu olarak nitelenemez. Zira tanınmış markanın aynısı veya benzerinin tescil olunmak istenilmesinin müeyyidesi KHK’nın 8/4 ve 42/c maddelerinde gösterilmiş olup, buna göre marka başvurusu sadece KHK 8/4. maddesindeki risklerin doğması muhtemel ilgili mal ve hizmetler yönünden reddedilecek ya da hükümsüz kılınacaktır.”

Sonuç Olarak

Yargıtay kararlarında da ifade edildiği, salt ünlü olduğu / tanınmış olduğu gerekçesiyle, o markaya çok benzer bir markanın marka tescil başvurusunun kötüniyetli marka tescil başvurusu olarak kabul edilemeyeceği ifade edilmiştir. Kararda da ifade edildiği üzere, tanınmış veya ünlü bir markanın aynısının veya benzerinin tescil başvurusuna konu edilmesi halinde ilgili mevzuat hükümleri gereği şartları varsa SMK 6/5 veya 6/1 hükümleri uyarınca itirazlar ileri sürülebilecektir. Ünlü markanın tescili kötüniyetin varlığını göstermeye elverişli sayılmaz.

Daha fazla bilgi, marka tescili ve marka danışmanlığı için Whatsapp hattımızdan veya mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 16.09.2021

 

[1] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 01.03.2021 tarihli, 2020/1726 E. ve 2021/1838 K.

[2] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 09.04.2019 tarihli, 2018/951 E. ve 2019/2796 K.

Ecenur Tuncel Uyanık

Av. Ecenur Tuncel Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Türk Patent ve Marka Kurumu'na kayıtlı yetkili Marka Vekilidir. Marka Hukuku alanında çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.