Kötüniyetin Bölünmezliği: Kötüniyetli Marka Tescili Örnek Yargıtay Kararları Serisi-2

 

1- Kötüniyetli Marka Tescili

Şu yazımızda detayları ile belirttiğimiz üzere, bir marka tescili başvurusunun kötüniyetli sayılıp sayılamayacağına yönelik Yargıtay kararlarının derlenmesi ve konunun somut bir zeminde örnek olaylarla incelenmesi gerekliliği nedeniyle konuyla ilgili bir Yargıtay kararı serisine başlamıştık. Bu yazımızda “kötüniyetin bölünmezliği” ilkesi olarak adlandırılan bir ilke incelenecektir.

2- Kötüniyetin Bölünmezliği İlkesi

Bu ilkeden bahsetmek için, öncelikle bir soru sormak gerekir: Tescil edilmiş markanın kötüniyet nedeniyle hükümsüzlüğü talep edildiğinde sadece dayanak marka ile benzerlik taşıyan sınıflar yönünden mi hükümsüzlük kararı verilecektir? Yoksa kötüniyetli markanın sınıfları ne olursa olsun, dayanak marka ile sınıf benzerliğine bakılmaksızın tüm sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesi mümkün müdür? Yargıtay bu soruya çeşitli kararlarında cevap vermiştir. Bu kararların bazıları aşağıda incelenmiştir.

3- Kötüniyetin Bölünmezliği İlkesinin Yargıtay Kararlarına Yansıması

Yargıtay bir kararında kötüniyetin bölünmezliği ilkesinden hareketle, sınıfına bakmaksızın kötüniyetli başvurunun tümden hükümsüz kılınması gerektiğini ifade etmiştir.

Kararın[1] özeti: Marka başvurusuna itirazları reddedilen davacı YİDK kararının iptali ile markanın hükümsüzlüğünü talep etmiştir. Yerel mahkeme markanın benzer sınıflar yönünden karıştırılma ihtimali göz önünde bulundurularak markanın kısmen (benzer sınıflar yönünden) hükümsüzlüğüne karar vermiş, Yargıtay bu kararı onamıştır. Ardından karar düzeltme başvurusunda kötüniyetin bölünmezliği ilkesinden hareketle tüm sınıflar yönünden markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir. Kararda: “Dairemizin yerleşik kararlarıyla kabul edilen "kötüniyetin bölünmezliği" ilkesinden yola çıkılarak tüm mal ve hizmetler yönünden davanın kabulüne karar vermek gerekirken, kısmen kabul kararı verilmesi yerinde görülmemiş, davacı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü...”

Yine bir başka kararında da benzerlik incelemesinde sadece ilgili sınıflar yönünden hükümsüzlük kararı verilebileceği ifade edilmiş, ardından şu cümlelere yer verilmiştir[2]: “Oysa kötü niyetli marka tescilinde, kötü niyetin bölünmezliği ilkesinden hareketle başvuru konusu tüm mal ve hizmetler yönünden marka başvurusunun reddi gerekmektedir.”

Yine bir başka kararında[3]; yerel mahkemenin, başvurunun kötüniyetli olduğuna dair tespiti yerinde görülmüş fakat bu tespite rağmen yalnızca benzer sınıflar yönünden hükümsüzlük kararı verilmesinin hatalı olduğu, bölünmezlik ilkesi gereği tüm sınıflar yönünden hükümsüzlük kararı verilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Kararın önce onanması ardından karar düzeltme ile görüş değiştirilmesi bizce ilginç olmuştur. Kararın ilgili bölümü şöyledir: “Somut olayda, mahkemece 2004/31632, 2005/44640, 2003/37670 ve 2006/09935 nolu markalar yönünden davalının kötü niyetli başvuru yaptığı ilk derece mahkemesince isabetli olarak tespit edilmiş olmakla birlikte anılan bu numaralı markalar yönünden kötü niyetli başvurunun sadece mensucat alanına ilişkin emtialar yönünden olduğu gerekçesiyle kısmi hükümsüzlük kararı verilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece, Dairemizin yerleşik kararlarıyla kabul edilen "kötü niyetin bölünmezliği" ilkesinden yola çıkılarak davalının evvelce tescil ettirdiği ve halen kullanımında bulunan 1993/143940 sayılı markasındaki emtialar yönünden kazanılmış hakları olduğunun kabulü ile bu marka kapsamındaki mallar dışında kalan tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüklerine karar vermek gerekirken, kötü niyetin bölünmezliği ilkesi gözden kaçırılarak dava konusu markaların kısmi hükümsüzlüğüne karar verilmesi yerinde görülmemiş, davacı vekilinin karar düzeltme istemi yerinde görülerek Dairemizin onama ilamının kaldırılmasına..”

Sonuç Olarak

Marka tescil başvurusunun kötüniyetli olduğu kanaatine varılmış ise hükümsüzlük talep eden tarafın markası hangi sınıflarda tescilli olursa olsun, hükümsüzlüğü talep edilen markanın tüm sınıflar yönünden hükümsüz kılınması, “kötüniyetin bölünmezliği” ilkesinin gereğidir. Yargıtay uygulamalarının KHK döneminde bile bu yönde olduğu belirtilmelidir.

Daha fazla bilgi, marka tescili ve marka danışmanlığı için Whatsapp hattımızdan veya mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 16.09.2021

Serinin 3. Makalesini

Okumak İçin →

 

[1] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 28.04.2021 tarihli, 2020/1360 E. ve 2021/4186 K.

[2] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 01.03.2021 tarihli, 2020/1726 E. ve 2021/1838 K.

[3] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26.01.2021 tarihli, 2019/2725 E. ve 2021/445 K.

Ecenur Tuncel Uyanık

Av. Ecenur Tuncel Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Türk Patent ve Marka Kurumu'na kayıtlı yetkili Marka Vekilidir. Marka Hukuku alanında çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.