Sosyal Medya, Şikayet Siteleri ve İnternet Haberciliği Yoluyla Markanın Kötülenmesi

 

1- Marka Kötüleme ve Sosyal Medyada Markanın Kötülenmesi

Tescilli veya tescilsiz marka sahibinin sahip olduğu haklar ve bu hakları ihlal eden eylemler hem Türk Ticaret Kanununun Haksız Rekabet hükümleri kapsamında hem de Sınai Mülkiyet Kanunun markaya ilişkin hükümleri ile düzenlenmiş durumdadır. Temel kural TTK 554/2 hükmünde şöyle düzenlenmiştir: “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.”

Yine TTK madde 55/1-a.1 bendinde: “Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek” şeklinde tanımlanan eylemler, haksız rekabet niteliğinde kabul edilmektedir.

Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kişiler; haksız rekabetin tespiti, men’i ve ref’i ile maddi ve manevi tazminat davası açarak haksız eylemin sonuçlarını ortadan kaldırabilir (Madde 56).

Ayrıca marka kötüleme eylemi haksız rekabet olması nedeniyle hukuki yaptırımın yanında cezai sorumluluğun da doğmasına sebebiyet verir. Düzenlemeye göre 55 inci maddede yazılı haksız rekabet fiillerinden birini kasten işleyenler iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılırlar (TTK 62/1).

Sınai Mülkiyet Kanununda marka hakkına tecavüz teşkil eden eylemler arasında marka kötüleme, eleştiri ve benzeri mahiyette bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Önceki dönemde 556 s. KHK madde 68 hükmü ile itibarı zedeleyici davranışların marka ihlali kapsamında kaldığı yorumları getirilmekteydi[1]. Fakat bu yorumlar bugün itibariyle haksız rekabet hükümleri dışında ileri sürülemeyecektir. Zira SMK’da bu yönde bir düzenlemeye yer verilmemiştir.

2- İnternet Ortamında Marka Kötüleme Eylemlerine Yargıtay’ın Bakışı

2.1. Sahte Takipçi/Sahte Tıklama Haberi ve İnternet Haberciliği Yoluyla Marka Kötüleme

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16.02.2021 2020/266 E. - 2021/1250 K. sayılı kararında; “Dava, haksız rekabetin tespiti, meni ve tazminat istemine ilişkindir. Davacılar vekili, televizyon yayıncısı olan müvekkillerinin aynı zamanda “www.netd.com” isimli web adresinde yayın yapan İnternet sitesinin ve “netd” markasının sahibi olduğunu, davalının yayınladığı Sabah Gazetesi ile ücretsiz olarak dağıtımı yapılan “Sabah'la Günaydın" isimli mevkutenin nüshasında “http://....." web adresinde 21.05.2015 tarihinde yayımlanan müvekkili şirkete ait “NetD”deki şarkıcılar için sahte tıklama yapıldığı yolundaki haberlerin müvekkilinin itibarını zedelediğini ve bu durumun TTK’nın 54. vd. maddeleri gereğince haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek haksız rekabetin tespiti, meni ve tazminat isteminde bulunmuş, davalı ... vekili, müvekkilinin davacı şirketlere atfen bir cümle sarf etmediğini, kişisel olarak ve sektörün geneli ile ilgili yorumlarda bulunduğunu, ileri sürerek diğer davalı ... Gazete Yapım ve Tic. A.Ş. vekili ise haberde kullanılan ifadelerin gazetecilik sanatı gereği haberin okuyuculuğunu artırmak ve sorgulama-eleştiri yapma amacıyla kullanılmış basın özgürlüğü sınırlarında kalan ifadeler olduğunu belirterek davanın reddini istemişlerdir.

Mahkemece, davalı ...'nın doğrudan bir sanatçıyı, kurumu ve veya markayı suçladığının görülmediği, diğer davalı medya kuruluşunun da yayınladığı haberde doğrudan davacıları suçlar bir yazı yazmadığı, davadışı musiconair.com sitesinde yer almış olan ifadelerin iddia olduğunu da belirterek haber yaptığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin karara yönelik istinaf başvurusunun da Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine karar verilmiştir. Ancak Mahkemece alınan 11.11.2016 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, davalı ... Gazete Yapım ve Tic. A.Ş.'nin sahibi olduğu gazetede yayınlanmış haberin içeriğinde ortada kesinleşmiş belgelenmiş bir suç varmış izlenimi uyandırıldığı, buna rağmen dava konusu olayla ilgili iddiaların doğru olduğunu gösteren bir belgenin de dosyada mevcut olmadığı, dolayısıyla yayınlanmış haberin yanlış veya yanıltıcı olduğu, davalı ...'nın da yaptığı açıklamalar ve ayrıca haberde kullanılan davalı şirketin yöneticisine ait fotografta birlikte değerlendirildiğinde yapılan haberin ve açıklamaların NetD'ye gönderme yaptığı, bu durumda doğru olmayan haber ve yorumla davacı şirketlerin faaliyet ve markalarının kötülendiği, bu sebeple 6102 sayılı TTK m. 54 vd. öngörülen haksız rekabetin oluştuğu kabul edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bilirkişi raporunun aksine yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın davacılar yararına bozmayı gerektirmiştir.”

Dava konusu aynı, davacı aynı, davalı taraf “ensonhaber.com” olduğunda bu kez davanın reddine ve haberin haksız rekabet teşkil etmediğine karar verilmiştir[2]. Yargıtay tarafından 2020 yılında verilen bu karardanda 2021 yılında verilen karara giden süreçte görüş değişikliği olduğu ve bu türden haberlere daha az tolerans gösterilebileceği söylenebilir.

2.2. Ürün Kalitesinin Eleştirisi Niteliğindeki İnternet Haberciliği ve Marka Kötüleme

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 14.10.2014 tarihli, 2014/10324 E. - 2014/15501 K. sayılı kararında; “Davacı vekili, davalı şirketin ücretsiz hizmeti olan internet sitesinde 15.11.2012 tarihinde yayınlanan blogda müvekkiline karşı asılsız, yanıltıcı, gereksiz ve gerçek dışı habere yer verildiğini, dava konusu haberin başlığının "..." olduğunu, yazı içeriğindeki, müvekkilinin ürünlerinin dikiş ve kalıp kalitelerinin düşük olduğu, kalıpların kataloglarda durduğu gibi durmayacağı iddialarının tamamen asılsız ve mesnetsiz olduğunu, akabinde 18.11.2012 tarihinde "Yazıya Ekleme" başlıklı haberde de gerçek dışı ithamlara devam edildiğini, yazıların somut verilere dayanmadığını, müvekkilinin ticari itibarını ve marka değerini küçültmek amacıyla kasıtlı olarak yazıldığını, teknik verilere dayanmayıp, kişisel görüş içererek haksız rekabet teşkil ettiğini, bu konuda maddi tazminat haklarını saklı tuttuklarını ileri sürerek, haksız rekabetin tespiti, men'i ile önlenmesine ve 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece, toplanan kanıtlara göre, .... Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2012/1390 D.İş dosyası incelendiğinde; davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine davaya konu yazılardan dolayı tekzip talebinde bulunulduğu, mahkemece 03.12.2012 tarihinde davaya konu yazıların içerikleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde eleştiri olarak yapılmış olup insanları bilgilendirmeye yönelik haber niteliğinde olduğu, bunun basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılarak cevap ve düzeltme metni yayınlanması talebinin reddine karar verildiği, bu karara yapılan itiraz üzerine ... 26. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2012/455 D.İş dosyasında itirazın reddine kesin olarak karar verildiği, davaya konu yazıların içeriğinde davacı tarafından üretilerek piyasaya sürülen kadın giyimine yönelik ürünlere yapılan incelemenin sonuçlarının anlatıldığı, dikiş ve kalıp kalitesinin fiyatlara uygun olmadığı, sezon parçaları ve kataloglarla uyumsuzluk gösterdiği, kalıbın tüm ürünlerde doğru uygulanmamış olduğu, kalite standartının yeniden gözden geçirilmesi gerektiği, sezon sonunda indirim yapıldığında tekrar bakılabileceğinin belirtildiği, bunun yanında fiyatına hak eden ürünlerinde bulunduğunun açıklanarak, özellikle davacının ürünlerinin fiyatlarının yüksekliğine vurgu yapılmış olduğu, anılan yazılar kendi uslubu içerisinde değerlendirildiğinde, davacı ürünlerinin yorum ve eleştirisinin yapıldığı, anlatılan ürünler ile kullanılan üslup ve sözlerin birbirine uygunluk gösterdiği, haberin verilişinde gerçeğe aykırı eklemeler yapılmadığı, basının haber verme özgürlüğünün gerçeklik, kamu yararı ve toplumsal ilgi, güncellik, konu ile ifade arasındaki düşünsel bağlılık, temel gerçeği ve haberin verildiği andaki beliriş biçimlerine uygunluğu ele alındığında, haberin güncel olduğu, konuyla ifade arasındaki düşünsel bağlılığın bulunduğu, haksız eylem ve haksız rekabetin unusurlarının oluşmadığı…” (ONANMASINA)

2.3. Şikayet Sitelerinde veya Sosyal Medyada Marka Aleyhine Yapılan Yorumların Şikayet ve Eleştiri Sınırını Aşması

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19.01.2015 tarihli, 2014/19106 E. - 2015/642 K. sayılı kararında; “Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirket adına satın alınan otomobilin iki yıllık garanti süresinin bitiminden sonra arızalanması üzerine davacının işlettiği servise getirildiği, araçta şanzıman arızası olduğunun bildirildiği, üretici firma tarafından sağlanan iyiniyet garantisi kapsamında % 70 indirimle araç arızasının 5.000 TL bedel ile tamirinin teklif edildiği, davalı tarafın bu teklifi kabul etmediği,....'daki serviste de aynı arızanın bulunduğu söylenerek üretici firma tarafından sağlanan iyiniyet garantisi kapsamında indirimle araç arızasının 6.704,06 TL bedel ile tamir edildiği, garanti kapsamından çıkan araçta gerçekleşen arızanın ücret karşılığı giderilmesi gerektiği, buna rağmen davalı....'nun bir kısım internet sitelerinde "...... servis kesinlikle fabrikasyon hatası olmasına karşın yardımda bulunmamaktadır. Bir daha asla ne...alırım, ne de........ servise (.....) gelirim. Kesinlikle sizler de gitmeyin,...'lı araç almayın, alırsanız bile hemen satın. Servis olarak da ...'nun yakınına dahi uğramayın, mağdur olursunuz. Bakımlarınızı sanayide yaptırın. ..... Hele ki servise..'ya daha götürmem. Bizleri çok büyük mağdur ettiler. Hastalıklı ... şanzumanın arkasında durmadılar" şeklinde davacı şirket aleyhindeki ifadelerinin eleştiri ve şikayet sınırlarını aşan, davacı şirketi karalayıcı, itibarını düşürücü, üçüncü kişileri yanıltıcı nitelikte olduğu, diğer ifadelerin ise eleştiri sınırları içerisinde kaldığı, daval....... tarafından davacıya gönderilen ihtarnameden bu yazıların yazılmasında davalı şirketin de iştiraki olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, 7.500 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, internet ortamındaki yazı ve resimlerin kaldırılmasına dair talebin görev yönünden reddine karar verilmiştir. (ONANMASINA)

Sonuç Olarak

İnternet haberciliği yoluyla veya şikayet sitelerinde ya da sosyal medya platformlarında yapılan yorumlar ile markanın kötülenmesi eylemi eleştiri sınırlarını aşar nitelikte ve gerçeğe aykırı ise haksız rekabet olarak değerlendirilir. İnternet haberciliği bakımından markanın kötülendiği ve haksız rekabet yaratıldığından söz edilebilmesi için basın özgürlüğü kapsamındaki habercilik sınırlarının doğru tayin edilmesi gerekir. Kesinleşmiş - belgelenmiş bir suç varmış izlenimi yaratacak bir tarz ile yapılan internet haberciliği çoğu kez haksız rekabet teşkil edecek ve bu durumda doğru olmayan haber ve yorumla markanın kötülendiği sonucuna ulaşılacaktır. Basının haber verme özgürlüğünün sınırları çizilirken; gerçeklik[3], kamu yararı, toplumsal ilgi, güncellik, konu ile ifade arasındaki düşünsel bağlılık, temel gerçeği ve haberin verildiği andaki beliriş biçimlerine uygunluğu dikkate alınacaktır.

Daha fazla bilgi, marka davaları, marka tescili ve marka danışmanlığı için Whatsapp hattımızdan veya mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 18.02.2022

 

[1] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 13.04.2016 tarihli, 2015/9310 E. - 2016/4074 K. sayılı kararında; “davalıların “... ...” ibaresini gayrimenkul pazarlamasına yönelik reklamda kullanması söz konusu olup, "..." ibaresinin davacının tescilli tanınmış markasının yazımı, şekli, renk unsuru bir bütün halinde kullanılmak suretiyle ön plana çıkarılmış, her ne kadar aynı alanda bir reklam ve ürün olmasa da "..." markasının incitici ve imajına zarar verir şekilde kullanılmasının 556 s. KHK'nın 67 m. anlamında marka itibarının zedelenmesi olduğu…” (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 07.11.2017 tarihli, 2017/1321 E. - 2017/6059 K. sayılı kararı ile onanmıştır.)

[2] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 01.07.2020 tarihli, 2019/4389 E. - 2020/3389 K. sayılı kararı.

[3] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 04.03.2020 tarihli, 2019/4130 E. - 2020/2386 K. sayılı kararında; “…davalıların haber yaparken haber yapma sınırını gerçek dışı haber yaparak aştığı, yersiz şekilde davacı kurumun itibarını sarstığı, bu haberin haber yapma özgürlüğü olarak ya da bir eleştiri olarak kabul edilemeyeceği, haber yapanların haberin kaynağını ve doğruluğunu araştırmakla yükümlü olup, gerçek dışı haberden ötürü ticari itibarı sarsılan davacı kurumun zararlarını karşılamakla sorumlu olduğu…”

Ecenur Tuncel Uyanık

Av. Ecenur Tuncel Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Türk Patent ve Marka Kurumu'na kayıtlı yetkili Marka Vekilidir. Marka Hukuku alanında çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.