Markanın Ayırt Edici Karakteri Değiştirilmeden Farklı Unsurlarla Kullanılması ve Çatı Marka

 

1- Markanın 5 Yıl Kullanılmaması Nedeniyle İptali

Tescil edilmiş bir marka, tescil tarihinden itibaren beş yıl boyunca kullanılmaz veya bir süre kullanıldıktan sonra kullanımına beş yıl ara verilirse, bu markanın iptali için ilgililer dava açabilir. Davada, dava tarihinden geriye doğru son beş yıllık sürede ciddi ve kesintisiz kullanımın mevcut olup olmadığı araştırılır. Eğer marka ciddi biçimde kullanılmamış ise iptaline karar verilebilir. Detaylar için tıklayınız.

Marka, tescilli olduğu bazı sınıflar bakımından kullanılıyor bazıları bakımından kullanılmıyor ise kullanılmayan bazı sınıflar bakımından iptal kararı verilebilir. Tanınmış markalar bakımından da aynı kural geçerlidir. Marka tanınmış da olsa tescilli olduğu sınıfların bazıları bakımından kullanım yoksa, iptal edilebilir.

2- Markanın Ayırt Edici Karakterinin Değiştirilmeden Kullanılması Zorunluluğu

Markanın iptali davasında davalı tarafça; markanın tescil edildiği biçimde, en azından ayırt edici karakteri değiştirilmeden kullanılmış olduğunun ispatlanması gerekmektedir. Marka sahibi, markasını, tescil ettirdiği biçimde değil de ayırt edici karakterini değiştirecek biçimde kullanıyor ise markasını kullanmıyor sayılır ve markanın iptaline karar verilir. Çarpıcı bir örnek vermek gerekirse, “X Tekstil” kelime markası tescil ettirilmiş fakat ürünler üzerinde sadece “X” ibaresi kullanılmışsa, “X Tekstil” markası kullanılmamış demektir. Böylece “Erdem Tekstil” markasının iptaline karar verilir[1].

3- Tescilli Markanın Başına Şirket Grubunun Logosunun Getirilmesi veya Şemsiye Marka ile Birlikte Kullanılması ve Ayırt Edici Karakterin Değiştirilmesi

Tartışmalara neden olan bir konu olarak, öyle tescil edilmemesine rağmen tescilli markanın başına grup şirketin logosunun getirilerek kullanılması ya da şirket şemsiye markasının / çatı markasının getirilerek kullanılması halinde tescilli markanın ayırt edici karakterinin değiştirilip değiştirilmediği önemli bir konudur. Yargıtay güncel bir kararında[2] davalının çatı markası olan Y ibaresi ile diğer markası olan A ibaresini birlikte kullandığı, bu kullanımın marka işlevini canlı tutacak ve pazar payı yaratacak biçimde, ciddi-etkin suretle kullanım sayılması gerektiği gerekçesiyle davanın reddine dair yerel mahkeme kararı onanmıştır. Diğer bir deyişle, çatı markanın tescil edilen ibare ile birlikte kullanımı, ayırt edici karakter değiştirilmeden kullanım kapsamında sayılmıştır.

Biz burada ikili bir ayrım yapılması gerektiği kanaatindeyiz. Çatı marka eklenmek suretiyle kullanılan markanın tek başına ayırt ediciliği ortalama ve üstü düzeyde ise diğer bir deyişle önplana çıkan baskın unsuru bu ibare ise ayırt edici karakterin etkilendiğinden söz edilememesi gerekir. Paylaşılan kararda da olan budur. Fakat çatı markanın eklendiği tescilli marka tek başına ortalamanın altında ayırt edici nitelikte ise ya da herkesçe bilinen, tanımlayıcı, vasıf bildiren kelime / kelime grubu niteliğinde ise bu kez kullanım şeklinde baskın unsur çatı unsur olacağından, ayırt edici karakterin değiştirildiği kabul edilmelidir.

Sonuç Olarak

Bir markanın kullanılmaması nedeniyle iptali davasında ispat yükü davalı taraf üzerindedir. Davalı taraf bu davayı markayı, tescil ettirdiği tüm sınıflarda, dava tarihinden geriye doğru beş yıl içinde, ciddi, kesintisiz, pazar payı yaratacak biçimde ve tescillenen şekline uygun olarak en azından ayırt edici karakterini değiştirmeden kullandığını ispatla yükümlüdür. Bu noktada tartışmalı olabilecek bir nokta, markaya şirket çatı markasının logosunun ya da kelimesinin eklenerek kullanılması halinde, bu kullanımın ayırt edici karakterin değişmiş olmasına sebebiyet verip vermeyeceği dikkatle değerlendirilmelidir. Bu değerlendirmede, çatı markanın, markasal algıda, asli unsur / baskın unsur niteliğinde değerlendirilip değerlendirilemeyeceği önem arz edecektir. Çatı markanın ardından gelenlerin, yani iptali istenen markanın ayırt ediciliğinin düşük olması halinde, markanın ayırt edici karakterinin değiştiğinin kabulü mümkün hale gelebilir[3]. 

Daha fazla bilgi, marka davaları, marka tescili ve marka danışmanlığı için Whatsapp hattımızdan veya mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 19.04.2022

 

[1] Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 31.10.2017 tarihli, 2016/3930 E. - 2017/5897 K. sayılı kararı

[2] Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 22.05.2018 tarihli, 2016/12423 E. - 2018/3823 K. sayılı kararı

[3] Konuyla ilgili detaylı yazımız için tıklayınız

Ecenur Tuncel Uyanık

Av. Ecenur Tuncel Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Türk Patent ve Marka Kurumu'na kayıtlı yetkili Marka Vekilidir. Marka Hukuku alanında çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.