Markanın Kullanılmaması Nedeniyle İptali Davasında 5 Yıllık Süre

 

1- Markanın Kullanılmaması Nedeniyle İptali

Marka tescil başvurusu kabul edilen ve tesciline karar verilen markanın, tescil tarihinden itibaren belli bir süre kullanılmaması mümkün olup, bu süreye “hoşgörü süresi” adı verilir[1]. Hoşgörü süresi tescil tarihinden itibaren beş yıl olup, beş yılı aşan kullanmama hali mevcutsa markanın iptali için dava açılması mümkündür[2].

Marka, tescil edildiği bazı sınıflar bakımından kullanılıyor, bazı sınıflar bakımından kullanılmıyorsa, markanın kullanılmayan sınıflar bakımından iptaline karar verilmesi de mümkündür. Bu ilke, tanınmış markalar için de geçerlidir ve LC Waikiki markasının bazı sınıflar bakımından iptaline karar verilmiştir[3].

2- Kullanılmama Nedeniyle İptali Davasında Beş Yıllık Sürenin Hesaplanması

Madde metninde “tescil tarihinden itibaren beş yıl boyunca kullanılmayan” şeklinde bir ifadeye yer verilmiş ise de markanın iptali için açılacak davada süre hesabı tescil tarihinden itibaren değil, dava tarihinden itibaren geriye doğru yapılır[4]. Diğer bir deyişle, davalı taraf bu davada, tescil tarihinden itibaren 10 yıl boyunca markasını kullanmamış olsa bile, dava tarihinden önceki beş yıl içinde ciddi kullanımını[5] ispat edebilirse davanın reddine karar verilmelidir.

3- Beş Yıllık Sürenin Dava Devam Ederken Dolması ve Davanın Açıldığı Tarihteki Koşulların İnceleneceği

Beş yıllık sürenin hesaplanmasında dikkate alınacak diğer özel bir nokta ise iptal davasının açıldığı tarihte henüz beş yıllık hoşgörü süresinin dolmamış olması halidir. Evet, beş yıllık süre dolmadan açılan davanın reddedilmesi gerektiği herkesin kabulündedir. Markanın tescilinden itibaren beş yıllık süre geçmemişse iptal davası açılmaması gerekliliği kuraldır. Fakat beş yıllık kullanmama halinin dava devam ederken dolması ve markanın hala kullanılmıyor olması halinde davanın kabulüne karar verilmesi mümkün müdür?

Tamamlanabilir dava şartları, davanın açılış tarihinde mevcut olmayan ve fakat dava devam ederken giderilmesi mümkün olan eksikliklerdendir. Örneğin arabuluculuk dava şartı böyle değildir. Fakat dava öncesi SGK’ya başvuru şartı böyledir[6]. Sigorta poliçesini düzenleyen şirkete başvuru şartı tamamlanabilir eksikliktir[7]. Dava tarihinden evvel sicilden silinmiş şirketin taraf ehliyeti kalmadığından bu dava şartı eksikliği tamamlanamaz. İhya davası imkanı verilmemesi yerindedir[8]. Yönetim kurulu üyelerinin şahsi sorumluluğuna ilişkin dava açabilmek için alınması gereken genel kurul kararı eksikliği tamamlanabilir eksikliktir[9].

Bazı dava şartlarının dava açılışı esnasında bulunmaması nedeniyle davanın reddi kararı verilmesi, dava şartının amacına uygun düşmemektedir. Usul ekonomisi ilkesi ile çatışmanın yaşandığı bu gibi hallerde dava şartının tamamlanabilir olduğu kabul edilmektedir. Örneğin belirsiz alacak davası açma imkanı yokken belirsiz alacak davası açılması halinde bu eksikliğin tamamlanabilir olduğu kabul edilmektedir[10]. Yargıtay 9 HD de uzun süredir bu görüşteyken, güncel kararlarında görüldüğü üzere artık aksi görüştedir[11]. Ama sürpriz karar yasağı gereği, görüş değişikliğini devam eden davalara uygulamamaktadır.

Sonuç Olarak

Beş yıllık hoşgörü süresi dolmadan dava açılmış ve “özel dava şartı” yerine getirilmemiş ise hoşgörü süresine ilişkin bu eksikliğin tamamlanabilir dava şartı niteliğinde sayılamayacağı kanaatindeyiz. Usul ekonomisi ve tamamlanabilir dava şartları birlikte değerlendirildiğinde, beş yıllık hoşgörü süresi tamamlanmadan açılan markanın iptali davasının açılış tarihinde özel dava şartından yoksun olduğu ve dava devam ederken, marka hala kullanılmıyor olsa bile, beş yıllık sürenin yargılama esnasında doldurularak eksikliğin tamamlanamayacağı görüşündeyiz. Yargıtay da bu eksikliğin tamamlanamayacağı görüşündedir[12]. Yargıtay, beş yıllık sürenin davanın açıldığı tarihte dolmuş olmasının dava şartı olduğunu, bu eksikliğin dava devam ederken giderilemeyeceğini kabul etmektedir.

Daha fazla bilgi, marka davaları, marka tescili ve marka danışmanlığı için Whatsapp hattımızdan veya mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 02.03.2022

 

[1] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 13.01.2020 tarihli, 2019/2127 E. - 2020/305 K. sayılı kararı

[2] Sınai Mülkiyet Kanunu madde 9/1: “Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir.”

[3] Daha detaylı bilgi için tıklayınız

[4] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 10.02.2020 tarihli, 2019/3257 E.  - 2020/1153 K. sayılı kararında:  “…dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık sürede ciddi kullanımını ispat edemediği…” Yine başka bir, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 14.06.2019 tarihli, 2019/1765 E. - 2019/4421 K. sayılı kararında: “… markanın tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından dava tarihinden geriye doğru beş yıllık süre içerisinde Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmadığının tespitine ve markanın kullanılmama nedeniyle iptaline dair karar …”

[5] Ciddi kullanım kriterleri için tıklayınız

[6] Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 15.11.2021 tarihli, 2021/3479 E. - 2021/14126 K. sayılı kararı

[7] Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 24.11.2021 tarihli, 2021/6247 E. - 2021/9135 K. sayılı kararı

[8] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 02.03.2021 tarihli, 2020/3014 E. - 2021/1884 K. sayılı kararı

[9] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 17.02.2021 tarihli, 2020/1300 E. - 2021/1375 K. sayılı kararı

[10] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.05.2019 tarihli, 2016/1166 E. - 2019/576 K. sayılı kararı

[11] Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 06.12.2021 tarihli, 2021/11923 E. - 2021/16166 K. sayılı kararında: “…Şu halde davanın açıldığı tarihte alacağın miktarı yahut değeri belirlenebilir durumda ise, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmelidir. Burada hukuki yarar eksikliğinin tamamlanabilir dava şartı olmadığı sonucuna varılmıştır.”

[12] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 02.07.2014 tarihli, 2014/6300 E. - 2014/12720 K. sayılı kararında: “… Bu nedenle de, uyuşmazlığın çözümünde dikkate alınacak husus, markanın dava tarihi itibariyle 5 yıllık sürede kullanılmadığının kanıtlanmasıdır. Mahkemece 5 yıllık sürenin yargılamanın devamı sırasında dolduğu ve kullanmama nedeniyle hükümsüzlük koşullarının yargılama esnasında oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; bu husus dava şartı olup davanın açıldığı tarihte henüz markanın tescilinden itibaren 5 yıllık yasal süre dolmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.”

 

Ecenur Tuncel Uyanık

Av. Ecenur Tuncel Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Türk Patent ve Marka Kurumu'na kayıtlı yetkili Marka Vekilidir. Marka Hukuku alanında çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.