Marka ve Ticaret Unvanı Arasında İltibas ve Ticaret Ünvanına Dayanarak Sonraki Tarihli Markanın Hükümsüzlüğü

 

1- Önceki Tarihli Ticaret Ünvanının Durumu

Marka hukukunda en tartışmalı alanlardan biri, ticaret sicilde tescilli ticaret ünvanı veya ilgili odada tescilli işletme adı ile sonraki tarihli tescilli markanın karşı karşıya geldiği hallerde hangisine ne oranda ve şartlarda üstünlük tanınacağı sorunudur. Konuyla ilgili çokça akademik çalışma ve Yargıtay kararı mevcut olup, birkaç temel kuraldan söz ettikten sonra biz bu yazıda aslen 5 yıllık sürenin önemine işaret eden iki kararı paylaşarak hükümsüzlük davası açmak noktasında gecikenlerin yaşayabileceği hak kaybına işaret edeceğiz.

2- Önceki Tarihli Ticaret Ünvanı ile Tescilli Markanın Karşı Karşıya Gelmesi ve Hak Düşürücü Sürenin Değeri

2.1. Önceki Tarihli Ticaret Ünvanının Üstünlüğü

Sınai Mülkiyet Kanunu madde 6/6 hükmünün ilgili bölümü şöyledir: “Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını … içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.”

Düzenlemeye göre marka tescil başvurusuna konu edilen işaretin tescil edilmesi engellenmek isteniyorsa, bu işaretin ticaret ünvanı olarak kullanılmakta olduğu gerekçesi ile itiraz edilmesi mümkündür. Fakat uygulamada maalesef, küçük – orta ölçekli işletmeler, marka Bültenini takip etmemektedir. Bu nedenle marka kendi kendine ilan ve tescil edilmekte, itiraz süreleri kaçırılmaktadır.

Sınai Mülkiyet Kanunu yayıma itiraz süresini kaçıranlara bir hak daha tanımıştır. Bu da “markanın hükümsüzlüğü” davası açma hakkıdır. Fakat adı geçen Kanun madde 25/6 hükmü şöyle düzenlenmiştir: “Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez.”

Adı geçen düzenlemede yer alan beş yıllık hak düşürücü süre, ticaret ünvanı veya işletme adı gerekçe gösterilerek açılacak hükümsüzlük davalarında da uygulanmaktadır. Diğer bir deyişle, önceki tarihli ticaret ünvanı veya işletme adı nedeniyle bir markanın hükümsüzlüğü istenecekse, markanın kullanımının öğrenildiği veya “öğrenilmesi gerektiği” (ki bu süre tescil tarihinden başlar) tarihten itibaren başlamak üzere beş yıl içerisinde bu davanın açılması gerekir. Aksi takdirde açılan dava reddedilir[1].

Görüldüğü üzere önceki tarihli tescilli ticaret ünvanına sağlanan korumanın bir sınırı vardır. Bu sınır, tescilli ticaret ünvanı sahibinin sonraki tarihli tescilli markaya karşı süresi içinde bir girişimde bulunması ile başlamaktadır. Süresi içerisinde tescilli ticaret ünvanına dayalı olarak markanın hükümsüzlüğünü talep eden taraf korunacak ve sonraki tarihli tescilli marka hükümsüz kılınacaktır[2].

2.2. Hak Düşürücü Sürenin Geçmesi

Eğer eski tarihli tescilli ticaret ünvanı sahibi yayıma itiraz etmemiş ve süresi içerisinde de hükümsüzlük davası açmamışsa gecikmeli olarak açtığı hükümsüzlük davası reddedilecektir[3]. Dava reddedildiği takdirde doğal olarak (tescilli marka sahibini talebi varsa), ticaret ünvanının tescilden sonraki markasal kullanımı nedeniyle marka hakkının ihlali gündeme gelecektir. Bu durumda tescilli markayı, markanın kayıtlı olduğu sınıflarda markasal biçimde[4] kullanımın marka hakkına tecavüz teşkil ettiğinin tespitine, önlenmesine, kaldırılmasına ve maddi-manevi tazminata hükmedilecektir. Bu noktada belirtmek gerekir ki markanın tescili tarihinden sonra ticaret ünvanı; işletme adının işlevi ve kapsamında kalmak kaydı ile kullanılabilecek olup, markasal kullanım kapsamında değerlendirilmeyen kullanım şeklinin marka hakkını ihlal ettiği söylenemez[5]. Örneğin alan adı olarak kullanım markasal kullanım sayılmaz.

2.3. Eski Tarihli Ticari Ünvanın Markasal Kullanımının Gerekip Gerekmediği Sorunu

Eğer sonraki tarihli tescilli markanın hükümsüzlüğü davası, markanın tescilinden sonra beş yıl dolmadan açılmışsa bu kez davanın kabulü için, dayanak olarak gösterilen “ticaret unvanının markasal kullanımının” bulunup bulunmadığının araştırılması gerekir mi sorusu gündeme gelir. Diğer bir deyişle, eski tarihli ticaret ünvanı markasal olarak kullanılmamış ise yine de sonraki markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi mümkün müdür? Öğretideki baskın görüşe göre, ticaret unvanı markasal kullanıma konu edinmese bile sonraki tarihli markanın hükümsüzlüğüne karar verileceği yönündedir. Zira ticaret ünvanı markasal kullanılmışsa zaten bu kez ticaret ünvanı hakkına dayalı olarak değil “önceye dayalı kullanım (SMK 6/3)” hakkına dayalı olarak hükümsüzlük talebinde bulunulabilecektir. Yargıtay’ın da güncel kararlarındaki görüşü bu yöndedir[6]. Önceye dayalı kullanımda markasal kullanım aranacağı açıktır. Marufiyet şartının aranıp aranmayacağı tartışmalıdır.

2.4. Sonraki Tarihli Tescilli Marka Aynı Zamanda Daha Eski Tarihli Ticaret Ünvanı Sahibi Olursa

Bu başlıkta incelenecek sorunu şöyle örnekledirip somutlaştırmak gerekir: A ismi için 2019 senesinde marka tescil başvurusu yapan A şirketi aynı zamanda bu ismi 2005 senesinden beri ticaret ünvanı olarak kullanıyor olsun. Bununla beraber başka bir ilde A ismini 2010 yılından beri tescilli ticaret ünvanı olarak kullanan başka bir şirket varsa ve bu şirket tarafından marka tescil başvurusuna itiraz edilmişe hangisi korunacaktır? Bu sorunun cevabı eski tarihli unvan sahibi olan A şirketinin “markasal kullanımının bulunup bulunmadığı” ihtimallerine göre değişmektedir. Markasal kullanımını ispatlayamayan ve fakat 2005 yılından beri A ismini ticaret ünvanı olarak kullanan şirket, 2010 yılında bu ismi tescil ettiren firmaya karşı ticaret ünvanının sicilden terkini için dava açmadığı sürece, sonradan ticaret ünvanını tescil ettiren şirketin marka tescil başvurusuna itiraz hakkı bulunduğu ifade edilmelidir[7]. A ismini 2005’ten beri kullanan şirket bu isim üzerinde markasal kullanımdan kaynaklanan önceye dayalı kullanım hakkına sahipse bu kez markasal öncelik hakkı bakımından da öne geçmiş olacağından, ticaret ünvanı itirazları reddedilmelidir.

Sonuç Olarak

Marka tescil başvurusuna konu edilen isim daha önce başka bir firma tarafından ticaret ünvanı veya işletme adı olarak ilgili tescile tescil edilmişse, kullanılmıyor olsa bile, o unvan üzerinden öncelik hakkı eski tarihli unvan sahibine aittir. Bu durumda marka tescil başvurusunun yayımına itiraz hakkı vardır ve itiraz halinde tescil başvurusu reddedilmelidir. Fakat yayıma itiraz süresi geçirilmişse marka tescil edilir. Bu kez beş yıllık hak düşürücü sürede hükümsüzlük davası açılması gerekir. Hükümsüzlük davası süresi içerisinde açılmamışsa artık unvan sahibinin “önceye dayalı kullanım hakkı” veya “ticaret ünvanı itirazı” dinlenemeyecek, markanın hükümsüzlüğüne karar verilemeyecektir. Fakat ticaret ünvanının “işletme adı işlevi ile sınırlı kalmak kaydı ile” kullanımına devam edilmesi mümkündür. Tescilli marka sahibi de buna müdahale edemez. İşletme adı işlevinin aşan kullanımlar markasal kullanım kapsamında kalır ve marka hakkının ihlali anlamı taşır.

Daha fazla bilgi, marka davaları, marka tescili ve marka danışmanlığı için Whatsapp hattımızdan veya mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 05.12.2021

 

[1] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 17.06.2013 tarihli, 2012/15218 E. - 2013/12560 K. sayılı kararında:  “…davalı MarkKHK 8/5 md. dayalı olarak öncelikli olduğunu ileri sürülüp, davacı markasının hükümsüzlüğünü istemiş ise de, davacı markasının tescil edildiği 21/10/1998 tarihinden bu yana hükümsüzlük davası açma bakımından halen süre koşuluna uymadığı davayı, 5 yıllık süre dolduktan sonra 20/07/2011’de açtığı, hükümsüzlük davasının kabul edilemeyeceği..”

[2] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 25.10.2017 tarihli, 2016/3473 E. - 2017/5704 K. sayılı kararı

[3] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16.03.2016 tarihli, 2015/15168 E. - 2016/2902 K. sayılı kararı

[4] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 17.06.2013 tarihli, 2012/15218 E. - 2013/12560 K. sayılı kararında: “motokurye araçlarında, büyük puntolarla işletme adı olarak, menülerde, ambalajlarda, personel kıyafet ve önlüklerinde vs. tanıtım gereçlerinde kullanım varsa bunun markasal kullanım olacağı kabul edilmiştir.

[5] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 17.06.2013 tarihli, 2012/15218 E. - 2013/12560 K. sayılı kararı

[6] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin   06.12.2017 tarihli, 2016/4942 E. - 2017/6938 K. sayılı kararında: “davacının 556 sayılı KHK'nın 8/5 maddesine dayalı olarak fiili kullanımı aranmadan asıl sözleşme kapsamı itibariyle davalı markasının aynı/ aynı tür benzer hizmetler yönünden hükümsüzlüğünü talep edebileceği”

[7] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin   06.12.2017 tarihli, 2016/4942 E. - 2017/6938 K. sayılı kararında: “… zira bu hizmetlerin davalı şirketin esas sözleşmesinde faaliyet konusu olarak yer alması, davalı şirketin bu hizmetlerde ticaret unvanı açısından davacıya karşı öncelik hakkının olduğunu ispat etmekle birlikte, bu durum davalı şirketin aynı zamanda bu hizmetlerde davacıya nazaran marka hakkı konusunda öncelik hakkının olduğu sonucunu doğurmadığı, davalı şirketin bu hizmetlerde marka hakkının davacı şirkete karşı korunabilmesi için, bu hizmetlerde dava konusu işareti davacı şirketten önce sadece ticaret unvanı veya işletme adı olarak değil aynı zamanda markasal olarak da kullanması gerektiği, yine davacı şirketin ticaret ünvanı her ne kadar davalı şirketin ticaret unvanından daha sonra tescil edilmiş olsa da, davacı şirket KHK 8/5 hükmüne dayanarak davalı şirketin sonraki tarihli markasının hükümsüzlüğünü talep etme hakkına sahip olduğu, zira davacı şirketin ticaret ünvanı hükümsüz kılınmadığı sürece, bu unvan davacı şirkete KHK 8/5'den doğan haklarını kullanma hakkı verdiği…”

Ecenur Tuncel Uyanık

Av. Ecenur Tuncel Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Türk Patent ve Marka Kurumu'na kayıtlı yetkili Marka Vekilidir. Marka Hukuku alanında çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.