Kötüniyetli Marka Davalarında Taleple Bağlılık İlkesi

 

1- Kötüniyetin Bölünmezliği

Kötüniyetli marka tescil başvuruları, yayıma itiraz edenin dayanak markasından bağımsız olarak, tüm sınıflar bakımından reddedilir. Zira başvurucunun, itiraz eden tarafın dayanak olarak gösterdiği marka ile aynı veya benzer sınıflar bakımından kötüniyetli davrandığı, diğer sınıflar bakımından iyiniyetli olduğu düşünülemez. Bu ilkeye kötüniyetin bölünmezliği ilkesi denir. Detaylar için tıklayınız.

2- Kötüniyetli Markanın Yayımına İtiraz ve Taleple Bağlılık İlkesi

Kötüniyetin bölünmezliği ilkesine rağmen eğer yayıma itiraz eden taraf, itiraz dilekçesinde sadece belirli bir sınıf yönünden başvurunun reddini talep ediyorsa, diğer bir deyişle, diğer sınıflar bakımından markanın tesciline itiraz etmiyorsa, burada “taleple bağlılık ilkesi” ve “kötüniyetin bölünmezliği ilkesi” çatışır hale gelecektir. Çünkü Kurum, kötüniyetin bölünmezliği gereği tüm sınıflar yönünden başvurunun reddine karar verecek olursa, taleple bağlılık ilkesinin dışına çıkmış olur ve itiraz edenin talep etmediği sınıflar yönünden de başvurunun reddine karar verir.

Konuyla ilgili olarak verilmiş güncel bir Yargıtay kararından da anlaşıldığı üzere hem Kurum hem de mahkeme, kötüniyete dayalı itirazlarda, itiraz eden tarafından belirli sınıflar bakımından itiraz ileri sürülmüş olsa bile diğer tüm sınıflar yönünden de başvurunun reddine karar vermemelidir. Taleple bağlı kalarak sadece itiraza uğrayan sınıflar bakımından ret kararı vermeli, kalan sınıflar yönünden tescil kararı verilmelidir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 29.04.2019 tarihli, 2018/1625 E. - 2019/3254 K. sayılı kararında:

Davacı vekili, “…davalı şirketin tescilde kötü niyetli olduğunu … ileri sürerek, davalı TPMK YİDK'nın anılan kararının iptalini, tescil edilmiş olması halinde diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiş; daha sonra davayı ıslahında TPMK YİDK’nın 2015-M-5651 sayılı kararının 8. sınıfa ait … emtiaları yönünden iptalini ve davalı markasının anılan emtialar yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece, davalı şirketin marka tescil başvurusuna konu tüm mal ve hizmetler yönünden başvurusunun kötüniyetli olarak yapıldığının kabulünün gerektiği, zira davacının Almanya'da 2004 yılından beri tescilli, Türkiye'de 2013 yılında tescilli olmasına rağmen 2013 yılından önce tescilsiz kullanımı nedeniyle eskiye dayalı kullanım sonucu hak elde ettiği markayı adına tescil ettirmek istediği, 556 sayılı KHK'nın 8/3. maddesi anlamında taraf markaları arasında benzerlik olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı TPMK YİDK'nın 2015-M-5651 sayılı kararının iptaline, davalı şirketin 2013/68993 sayılı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.


Karara karşı davalı kurum ve şirket vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre “… davalı şirketin marka tescil başvurusuna konu edebileceği sınırsız sözcük ve işaret varken, üstelik de davacı markası ile şekil olarak da benzer nitelikteki bir görünüm ile davacı markası ile aynı ibareyi seçmesinin iyi niyetli bir davranış olarak kabulünün mümkün olmadığı ve dolayısıyla kural olarak davalı şirketin marka tescil başvurusunun, tüm sınıflar yönünden reddinin gerektiği, ancak davacı tarafça gerek başvuruya itirazına dair 11.03.2014 tarihli dilekçede, gerekse TPMK Markalar Dairesinin kararına itirazına dair 09.02.2015 tarihli yeniden inceleme talepli dilekçede, davalı şirketin marka tescil başvurusunun, 8. sınıfa ait … malları yönünden başvurunun iptalinin istendiği; işbu dava dosyasına sunulan 23.12.2015 tarihli cevaba cevap dilekçesinde de aynı taleplerin, bu kez hükümsüzlük davası yönünden tekrarlandığı dikkate alındığında HMK'nın "Taleple bağlılık ilkesi" başlıklı 26/1. maddesi uyarınca, her ne kadar davalı şirket kötü niyetli de olsa İlk Derece Mahkemesince sadece yukarıda anılan mallar yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulü ile davalı markasının tamamen hükümsüzlüğüne karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle ….” (ONANMASINA)

Sonuç Olarak

Bültende yayımına karar verilen markanın yayımına itiraz dilekçesinde ileri sürülen kötüniyet iddiaları Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından kabul görür ise başvurunun tümden reddine karar verilir. Zira yayıma itiraz edenin markasında yer alan sınıfın bir önemi yoktur. Kötüniyetin bölünmezliği ilkesi gereği başvurucu tüm sınıflar bakımından kötüniyetlidir. Fakat yayıma itiraz eden kendi iradesi ile vermiş olduğu dilekçelerde bu hakkını sınırlamış ve başvurunun sadece bazı sınıflar yönünden reddedilmesini talep etmişse hem Kurum hem de mahkemeler artık bu taleple bağlıdır. Tüm sınıflar yönünden ret kararı ya da hükümsüzlük kararı verilemez. Taleple bağlılık ilkesi gereğince talep edenin kötüniyet iddiasını belirli sınıflar ile sınırlaması halinde izlenmesi gereken yol sadece bu sınıflar bakımından hükümsüzlük / ret kararı verilmesidir.

Daha fazla bilgi, marka davaları, marka tescili ve marka danışmanlığı için Whatsapp hattımızdan veya mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 13.12.2022

Ecenur Tuncel Uyanık

Av. Ecenur Tuncel Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Türk Patent ve Marka Kurumu'na kayıtlı yetkili Marka Vekilidir. Marka Hukuku alanında çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.