Tanınmış Markanın Korunması, Koruma Kapsamı ve Ad Soyad Marka Tescili

 

1- Tanınmış Markanın Korunması ve Koruma Kapsamı

Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/5 fıkrasına göre tanınmışlık düzeyi yüksek markalar ile aynı veya benzer marka tescil başvuru taleplerinin itiraz üzerine reddedileceği düzenlenmiştir. Düzenlemeye göre başvurunun reddine karar verilebilmesi için sonraki tarihli başvuru ile tanınmış markanın sınıfının aynı veya benzer olması gerekmemektedir. Fakat ikinci başvurunun şu üç halden birine neden olması şartı aranır: i. haksız bir yararın sağlanabileceği, ii. Markanın itibarının zarar görebileceği veya iii. ayırt edici karakterinin zedelenebileceği. Aynı zamanda hükümsüzlük veya yeniden inceleme ve değerlendirme kurulu kararının iptali davasında da “tanınmışlıktan haksız yarar sağlanabileceği” ileri sürülebilir. Güncel Yargıtay kararlarına göre, haksız yarar sağlama ihtimalinden söz edilebilmesi için markaların sınıfları arasında en azından bir bağlantı olması gerekir.

2- Tanınmış Marka Korumasının Ad Soyad İsim Tescili ile Çatışması

Düzenlemede, ikinci marka tescil başvurusunun “haklı bir nedene dayanması” hali ayrık tutulmuş, bu durumda ikinci markanın reddedilemeyeceği veya hükümsüzlüğüne karar verilemeyeceği düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 7/5-a bendinde düzenlendiği üzere, tanınmış marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde “Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini” içeren marka tescil başvuruları ve bu türden kullanımları engelleyemez.

O halde akıllara gelen soru şöyledir: Gerçek kişinin ad ve soyadından ibaret olan marka tescil başvurusunun, tanınmış marka ile benzerlik taşıması halinde tanınmış markanın koruma kapsamı mı üstün tutulacak, yoksa ad soyad tescilinin her zaman tescil edilebileceğine mi karar verilecektir? Diğer bir deyişle, ad soyad marka tescili, tanınmış markanın koruma kapsamına aykırı içeriğe sahip olsa da tescil edilecek midir? Yargıtay, bahse konu soruyu yakın tarihli bir kararında tartışmış ve tanınmış markaya üstünlük tanımıştır.

3- Yargıtay: Tanınmış Markanın Koruma Kapsamı Ad Soyad İçeren Marka Tescilinde de Dikkate Alınmalıdır

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 03.03.2021 tarihli, 2020/1790 E.  ,  2021/1960 K.

Dairemizin emsal nitelikteki 13.11.2018 gün 2017/1410 Esas- 2018/7017 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesi uyarınca, tanınmış markalar sahiplerine, markanın tescil kapsamındaki aynı ve benzer tür mal ve hizmetlerin yanı sıra, 556 sayılı KHK 8/4. maddesinde yazılı koşulların varlığı halinde farklı tür mal ve hizmetler yönünden de koruma sağlar. Böyle bir korumanın varlığı için her şeyden önce, tanınmış marka ile sonraki başvuru konusu markaya konu işaretler arasında nispi bir benzerlik bulunması gerekmektedir. Benzerlik şartının sağlanması için, markaları kullanan firmalar arasında idari veya ekonomik bir bağ olduğu konusunda ilişkilendirilme, diğer bir anlatımla markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunması şart olmayıp, sonraki markanın tanınmış markayı çağrıştırması yeterlidir. Ancak tanınmış marka korumasından yararlanabilmek için, tek başına benzerlik bulunması yeterli olmayıp, 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesinde belirtilen, sonraki tarihli başvuru konusu işaretin tescilinin tanınmış markanın itibarına veya ayırt edicilik karakterine zarar vermesi ya da tanınmışlıktan haksız yarar sağlaması hallerinden en az birinin gerçekleşme ihtimalinin bulunması da zorunludur. 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesinde belirtilen risklerden herhangi birinin doğduğu kanaatine varılırsa, tescil için başvuru yapılan marka başvurusunun reddine, tescil edilmiş ise hükümsüzlüğüne karar verilmelidir. Gerçeğe dayalı ad-soyad markalarının KHK'nın 8/1-b maddesi uyarınca ayırt ediciliği sağlayabilecek olması nitelikte olduğunun kabulü, tanınmış markalara ilişkin KHK'nın 8/4 maddesinde yazılı riskleri doğuracak olsa bile tescil edilebileceği anlamına gelmez. Diğer bir anlatımla, ad-soyad markalarının tescilinin mümkün olup olmadığının KHK'nın 8/4. maddesinde sayılan riskleri oluşturup oluşturmayacağı yönünden denetime tabi tutulmalıdır.

Somut olayda davacı yana ait “ŞAHİN” ibareli markaların “GIDA SEKTÖRÜ” yönünden tanınmış olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla, Bölge Adliye Mahkemesince, yukarıda yapılan açıklamalar göz önüne alınarak, davacı markalarının tanınmış olduğu sektörler açısından başvuru kapsamındaki her bir mal ve hizmetler dikkate alınarak 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesi uyarınca değerlendirme yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı, soyut ve genel değerlendirmeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle de davacı yararına bozulması gerekmiştir.

Sonuç Olarak

Ad soyad marka tescillerinde, tescili istenen markanın barındığı isim veya soyisim nedeniyle, tanınmış bir marka ile benzerlik taşıması halinde, gerçek kişi ad soyadının her zaman tescil edilebileceğinin kabulü, tanınmış marka koruma kapsamının daraltılması anlamına gelebilecektir ki bu tür markaların “haksız yarar elde etme” amacına yönelebileceği açıktır. Yargıtay da bu yolun kapatılması amacıyla, ad soyad markalarında bile tanınmış markalar ile benzer ad ve soyadların tescil edilemeyeceğine karar vermektedir.

Daha fazla bilgi, marka tescili ve marka danışmanlığı için Whatsapp hattımızdan veya mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 14.07.2021

Ecenur Tuncel Uyanık

Av. Ecenur Tuncel Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Türk Patent ve Marka Kurumu'na kayıtlı yetkili Marka Vekilidir. Marka Hukuku alanında çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.