Şirket Ortağı Şirket Adına Kayıtlı Marka İçin Dava Açabilir Mi?

1- Şirket Ortağı Şirket Adına Dava Açabilir Mi?

Limited veya anonim şirket fark etmeksizin, şirketlerin iki organı bulunur. Bunlar genel kurul ve yönetim kurulu/müdürüler kuruludur. Şirket tüzel kişiliği adına açılması gereken davalarda temsil yetkisi, yönetim kurulundadır (TTK 365). Genel kurulu oluşturan üyeler topluca veya bir üye tek başına şirketi temsile yetkili olmadıklarından, şirket adına bir Avukata vekalet veremez veya dava açamazlar.

Genel kurul, yönetim kuruluna üye seçimi ve üyeleri görevden alma yetkisine sahip olup, bu yetki devredilemez (TTK 408/2-b). Yönetim kurulu, şirketi korumak adına açılması gereken bir davada gerekli girişimde bulunmuyor ve gerekli davaları açmıyorsa, genellikle azınlık üyesi veya üyeleri bir zarara uğruyordur. Son çare olarak şirkete kayyum atanması, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu davalarının açılması, temsil yetkisinin kaldırılması gibi yollar da değerlendirilebilir.

Marka, teşebbüsler tarafından sunulan mal veya hizmetlerin rakip teşebbüslerin mal veya hizmetlerin ayrıştırılmasını sağlayan sınai mülkiyet haklarından biridir. Marka tescil sistemine göre, bir marka hakkının sahibi, sicilde görünen tescil sahibidir. Şirket adına tescilli markanın ihlali nedeniyle üçüncü kişiler aleyhine açılacak davaları kural olarak yalnızca şirket tüzel kişiliği açabilir. Şirket ortaklarının bu konuda bir lisans sözleşmesi ile yetkilendirilmiş olması hali istisna olmak üzere, şirket adına tescilli markanın korunması için ortaklar dava yoluna gidemezler. Şirket yönetim kurulu markanın korunması için gerekli girişimlerde bulunmuyor, dava açmıyor veya ihlal takibinde bulunmuyorsa, şirket ortakları Türk Ticaret Kanunundan kaynaklanan haklarını kullanmak için dava yoluna başvurabilir.

2- Şirket Ortağı Şirket Markasını Dayanak Göstererek Başka Bir Markanın Hükümsüzlüğünü Dava Edebilir Mi?

Yargıtay’ın güncel bir kararında[1] kabul edildiği, şirket markasına dayanarak şirket ortağı tarafından başka bir markanın hükümsüzlüğü davası açılması mümkün değildir. Kararda aynen:

“… 556 sayılı KHK'nın 43. maddesi uyarınca zarar gören gerçek ve tüzel kişiler markanın hükümsüzlüğü davası açabilirler. Zarar gören kişi kavramı, zarar gören veya zarar görme tehlikesiyle karşılaşan ya da dava konusu işareti kullanabilme olanağı haksız olarak kısıtlanan, yahut kısıtlanma riski altında olan her hangi bir gerçek veya tüzel kişiyi kapsar. Somut olayda 556 sayılı KHK'nın 8.maddesindeki nispi red sebeplerine dayanarak zarar gören sıfatıyla dava açma hakkı davacının ortağı olduğu dava dışı şirkete aittir. Doktrinde 556 sayılı KHK'nın 43. maddesi uyarınca zarar gören kavramının geniş yorumlanması gerektiği, ancak KHK m.8 anlamında nisbi red nedenlerine dayanarak açılacak hükümsüzlük sebepleri bakımından şirketlerin dava açabileceği hallerde ortakların dava açamayacağı kabul edilmekte olup, Dairemizin görüşü de bu yöndedir. Açıklanan nedenlerle davacının; ortağı olduğu şirket markalarına dayanarak açtığı hükümsüzlük davasında, aktif husumet ehliyeti ve hukuki yararı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru olmamış kararın bu nedenle bozulması gerektirmiştir.”

Sonuç Olarak

Üçüncü kişilerin marka tescil başvurularına itiraz “ilgili kişiler” tarafından yapılabilir (SMK m. 18). İlgili kişiler, yayıma itiraz gerekçesinin niteliğine göre değişmekle birlikte, kendi markasını gerekçe göstererek benzerlik nedeniyle mevcut başvurunun reddedilmesi gerektiğini iddia edenler kural olarak marka sahiplerinin kendisidir. Tescilli markaların hükümsüzlüğü davası ile “menfaati olanlar” tarafından açılabilir (SMK m. 25/2). Markanın ihlali nedeniyle açılacak men ve tazminat davaları ise “Sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi” tarafından, yani sadece marka sahipleri tarafından açılabilir (SMK m. 149). Şirket ortaklarının şirket adına tescilli marka ile karıştırılma tehlikesi yaratabileceği (SMK m. 6/1) nedeniyle bir markanın hükümsüzlüğünü talep etmesi yukarıda paylaşılan Yargıtay kararı gereğince mümkün değildir. Aynı şekilde yayıma itiraz eden de ya itiraz gerekçesi olarak gösterilen markanın sahibi ya da önceye dayalı kullanım hakkı sahibi olmalıdır. Kötüniyete dayalı yayıma itirazda ise bu kişilere ek olarak “menfaati gerektirenler” de itiraz edebilirler[2]. Yukarıdaki karardan, şirket ortağının menfaati gerektirenler kapsamında olmadığı anlaşılmaktadır.

Daha fazla bilgi, marka davaları, marka tescili ve marka danışmanlığı için Whatsapp hattımızdan veya mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 25.02.2023

 

 

[1] Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 27.05.2021 tarihli, 2020/2211 E. - 2021/4520 K. sayılı kararında: “… Davacı vekili, Köksallar Seyahat ve Turizm Tic. Ltd. Şti. markası altında yolcu taşımacılığı yapan şirketin ortağı olan müvekkilinin haberi olmadan, şirket markalarının devrine ilişkin karar dahi alınmadan, ... tarafından usulsüz ve hukuka aykırı olarak şirket adına tescilli 96/009206 sayılı Köksallar ve 2009/15012 sayılı Köksallar markasının davalı şirkete devredildiğini, açılan dava sonucunda devir işlemin iptal edildiğini, davalı şirket ortakları ... ve ...'ın haksız ve kötü niyetli olarak devraldıkları markaları yedekleme maksadıyla, dava açıldıktan sonra davaya konu marka başvurularının yapıldığını, marka tescillerinin kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, Türk Patent Enstitüsü nezdinde tescilli 2012/10617 sayılı "DK KÖKSALLAR" 2015/86629 sayılı "DK KÖKSALLAR" ve 2015/90418 sayılı " MERSİN DK KÖKSALLAR" markalarının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacının dava ehliyetinin bulunmadığını, davaya konu edilen Köksallar Tur. Ltd. Şti.'nin davacı tarafın uzlaşmaz ve kötü niyetli tutumu nedeniyle çalışmasını uzun yıllardan beri fiilen sona erdiğini, "KÖKSALLAR " logosu ile müvekkiline ait " DK KÖKSALLAR" ve Mersin DK Köksallar logoları incelendiğinde, logoların marka olarak işaret ve ayırt edilebilirlik özelliği, tasarım olarak da çizgi, şekil, biçim, renk, doku, malzeme veya esneklik gibi insan duyguları ile algılanan çeşitli unsur veya özellikleri açılarından tamamen birbirinden farklı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.


İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının 2012/10617 sayılı "DK KÖKSALLAR", 2015/86629 sayılı "DK KÖKSALLAR" ve 2015/90418 sayılı "MERSİN DK KÖKSALLAR" markalarının davacı markası ile benzer olduğu ve davalı markalarının tescil tarihlerinin davacının Mersin 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/209 E. sayılı dava tarihinden sonra olması nedeniyle davalı marka başvurularının kötü niyetli olduğu, kötü niyetli tescil olması nedeniyle tüm hizmetler açısından hükümsüz kılınması gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile, davalı adına TPMK sicilinde tescilli 2012/10617 sayılı "DK KÖKSALLAR" 2015/86629 sayılı "DK KÖKSALLAR" ve 2015/90418 sayılı "MERSİN DK KÖKSALLAR" markalarının hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.


Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.


Dava, marka hükümsüzlüğü ve sicilden terkin istemine ilişkindir. Davacı, ortağı olduğu Köksallar Turizm Ltd. Şti. adına tescilli 170692 no’lu “Köksallar+şekil” ve 2009/ 15012 no’lu “Köksallar Seyahat+şekil” ibareli markalarına dayanarak, kötü niyet, benzerlik, gerçek hak sahipliği ve tanınmışlık iddiasıyla, davalı şirket adına tescilli 2012/10617 no’lu “dk köksallar” ibareli, 2015/86629 no’lu “dk köksallar” ibareli ve 2015/90418 no’lu “mersin dk köksallar”ibareli markaların hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talep etmiş, ilk derece mahkemesince davacının ortağı olduğu şirket markaları ile davalı şirket markalarının benzer olduğu, davalı şirket markalarının tescilinin kötü niyetli olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, karar verilmiş davalının istinaf başvurusuda, Bölge Adliye Mahkemesince esastan, reddedilmiştir.

[2] Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.09.2019 tarihli, 2017/1733 E. - 2019/959 K. sayılı kararı.

Ecenur Tuncel Uyanık

Av. Ecenur Tuncel Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Türk Patent ve Marka Kurumu'na kayıtlı yetkili Marka Vekilidir. Marka Hukuku alanında çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.