Marka – Patent - Tasarım İhlalinden Kaynaklanan Davalarda Kesinleşme Şartının İncelenmesi

 

1- Marka – Tasarım İhlalinden Kaynaklanan Davalarda Verilen Kararların İcrası İçin Kararın Kesinleşmesi Gerekir Mi?

1.1. Yargıtay’ın Eski Görüşü

2017 yılı öncesindeki Yargıtay kararları incelendiğinde görüleceği üzere sınaî mülkiyet haklarının “şahsın hukuku” kapsamında değerlendirildiği görülmektedir. Dolayısıyla tescilli marka hakkına tecavüz veya tescilli tasarım tecavüz hakkına tecavüz nedeniyle açılan; tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması ve tazminat talepli davalarda verilen kararların ve bu kararlara bağlı yargılama giderleri ile tazminatların icra takibine konu edilebilmesi için kararın kesinleşmesi gerektiği görüşü hakimdi.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 01.02.2007 tarihli, 2006/24548 E. - 2007/1635 K. sayılı kararında; “… (somut olayda) marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tesbiti, önlenmesi kararına dayalı olarak ilamlı takip yapılmaktadır. Haksız rekabetin önlenmesine ilişkin ilamlar şahsın hukukuna ait olması nedeniyle, kesinleşmeden takip konusu yapılamaz. … Karardaki vekalet ücreti ve yargılama giderleri gibi ilamın feri nitelikteki bölümlerinde takibe konulabilmesi için asla bağlı olarak kesinleşmesi gerekir” şeklinde hüküm tesis edilmiştir. Aynı görüşün ve birebir aynı gerekçenin kabul edildiği kararlar için tarih sıralaması ile bakınız: Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 19.10.2007 tarihli,  2007/15537 E. - 2007/19072 K. sayılı kararı, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 16.06.2008 tarihli, 2008/9378 E. - 2008/12614 K. sayılı kararı.

Bu yıllarda tescilli tasarıma tecavüz nedeniyle açılan aynı nitelikli davalar bakımından da ilamın kesinleşmesi gerektiği şartı kabul edilmekte idi. Yargıtay  12. Hukuk Dairesi’nin 07.06.2010 tarihli, 2010/2565 E. - 2010/14104 K. sayılı kararında; “Somut olayda, Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesinin, ürün benzerliği yoluyla tescilli tasarıma haksız müdahalenin önlenmesine yönelik olarak oluşturulan hüküm, HUMK.nun 443/4.maddesi kapsamında şahsın hukukuna ilişkin tescilli hakka tecavüz niteliğinde olduğundan, bu nitelikteki ilamlar kesinleşmeden infaz edilemeyeceği gibi, eklentisi olan yargılama giderleri ve vekalet ücreti de, kesinleşmeden takibe konulamayacağından…”   

Biraz daha yakın tarihlere geldiğimizde bu görüşün aynen sürdürüldüğü ve hatta tazminat taleplerinin de açıkça bu kapsamda kaldığı görülmektedir. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 26.09.2013 tarihli, 2013/7586 E. - 2013/13509 K. sayılı kararında; “…Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi'nin, davacı adına tescilli markaya tecavüzün ref'ine dair oluşturulan hükmü, HUMK'nun 443/4. maddesi kapsamında şahsın hukukuna ilişkin olduğundan, bu nitelikteki ilamlar kesinleşmeden infaz edilemeyeceğinden fer'i nitelikte bulunan ilamda hükmedilen tazminat alacağı ve vekalet ücreti de kesinleşmeden takibe konulamaz.”

1.2. Yargıtay’ın Güncel Görüşü

Güncel tarihli kararlara baktığımızda ise “tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması” taleplerinin şahsın hukuku kapsamında olduğu değerlendirilmekle birlikte, şahsın hukuki durumunda, sicil ve kayıtlarında değişiklik yaratmayacağı gerekçesiyle kesinleşmesi gerekmediği görüşü ağır basmaya başlamıştır. Buna bağlı olarak tazminat taleplerinin ve fer’i taleplerin de kesinleşmesi gerekmediği yönünde kararlar çıkmaya başlamıştır.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 25.10.2017 tarihli, 2015/10769 E. - 2017/13728 K. sayılı kararında hem tecavüzün tespiti hem tazminat hükmü içeren kararın kesinleşmesi gerekmediği ifade edilmiştir: “Somut olayda; takibe konu … mahkeme ilamının incelenmesinde; ''..... fiilinin haksız rekabet oluşturduğunun tesbiti ile men'ine...başlıklı beyanın kullanılmasının engellenmesine .... 47.724,00 TL maddi ve 3.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya talebin reddine....'' karar verilmiş olup … ilam, şahsın hukuku ile ilgili olmakla birlikte tarafların şahsı ile ilgili hukuki durumlarında değişiklik yaratan bir sonuç doğurmayıp, sadece malvarlığını etkilediğinden icraya konulabilmesi için kesinleşmesine gerek olmayan ilamlardandır.”

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 18.10.2017 tarihli, 2015/9498 E. - 2017/13242 K. sayılı kararında;  “Takip dayanağı ... 2. .... Hukuk Mahkemesi'nin 2006/272 Esas ve 2014/158 Karar sayılı ilamının, davalı şirket eyleminin davacının tasarım tescilinden doğan haklarına tecavüz oluşturduğunun tespitine, davalının, davacının tasarım hakkına yönelik tecavüzünün men ve refine; tecavüz suretiyle üretilen ve ithal edilen ürünlere ve bunların üretiminde doğrudan doğruya kullanılan araçlara el konulmasına, davalı aleyhine maddi ve manevi tazminat alacağına hükmedilmiştir. Takip konusu istem iş bu maddi ve manevi tazminat alacağına ilişkindir. Bu halde, dayanak ilamın, tarafların hukuki durumunda sicil ve kayıtlarda değişiklik yaratacak nitelikte olmadığı, hakkın özü ile ilgili olmayıp, mal varlığında değişiklik yaratacak nitelikte olduğu görülmektedir. Bu nedenle, ilamın kesinleşmeden takibe konulabileceği nazara alınarak, şikayetin reddi gerekirken yazılı gerekçeyle takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir.”

Fakat davacı tarafın talep sonuç kısmı, şahsın hukuki durumunda, sicilinde veya kayıtlarında değişiklik yapacak nitelikte ise bu kez hem bu talebin hem de bu dava ile birlikte talep edilen diğer taleplerin kesinleşmesi gerektiği kabul edilmektedir.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 15.06.2017 tarihli, 2015/7812 E. - 2017/9171 K. sayılı kararında; “Takip dayanağı ilamda marka hakkına tecavüzün tespiti ve menine, davalı tarafından markasal olarak kullanılması ve internet üzerinden tanıtım yapmasının engellenmesine ve men'ine, maddi-manevi tazminatların davalıdan alınmasına ve davalı tarafından kullanılan markanın iptaline, .... kayıtlarından terkin edilmesine karar verilmiştir.
Bu haliyle ilam şahsın hukukuna ilişkin olduğundan kesinleşmeden takip yapılamayacağı..”

2- Marka Hakkının İhlali veya Tasarım Hakkının İhlali Nedeniyle Sadece Tazminat Davası Açılırsa

Yargıtay, güncel olarak da eski tarihli kararında da sadece tazminat talep edilmişse ya da marka hakkına / tasarım hakkına tecavüzün tespitine/önlenmesine ilişkin kısım kesinleşmişse tazminat talebi henüz kesinleşmemiş olsa bile bu kısmın icra takibine konu edilebileceği görüşündedir.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 27.11.2018 tarihli, 2018/5953 E. - 2018/12256 K. sayılı kararında; “(sadece tazminat isteniyor) Bu hali ile takip dayanağı ilam, şahsın hukuku ile ilgili olmakla birlikte tarafların şahsı ile ilgili hukuki durumlarında değişiklik yaratan bir sonuç doğurmayıp, sadece mal varlığını etkileyeceği ve edaya ilişkin bir ilam olduğundan takibe konulabilmesi için kesinleşmesi gerekmez. İlamın fer-ileri olan yargılama gideri ile vekalet ücreti de asla bağlı olduğundan bu alacakların takibe konulması için kesinleşmeleri gerekmez.” Aynı yönde karar için bkz: Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 07.11.2018 tarihli, 2018/4753 E. - 2018/10968 K. sayılı kararı.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 24.01.2013 tarihli, 2012/12774 E. - 2013/714 K. sayılı kararında; Somut olayda, şahsın hukukuna dair marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet yönünden karar kesinleşmiş olduğundan bozmaya uyularak verilen tazminat ve vekalet ücreti hakkındaki hükmün kesinleşmeden takibe konulabilmesi mümkündür.”

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 26.10.2011 tarihli, 2011/5753 E. - 2011/20349 K. sayılı kararında; Somut olayda takibe dayanak yapılan İstanbul Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi karar içeriğinden anlaşılacağı üzere davacıların başvurusu ile davalıların markaya tecavüzleri nedeniyle men kararı ve ceza kararı verilmiş ve bu kararlar kesinleşmiştir. Sonradan açılan dava sadece tazminata ilişkindir. Bu durumda dayanak ilamın kesinleşmesi beklenmeden infazı mümkün olduğundan mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.”

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 08.11.2012 tarihli, 2012/9402 E. - 2012/10030 K. sayılı kararında; Takip dayanağı İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 17.11.2011 tarih ve 2007/183 Esas, 2011/186 Karar sayılı ilamında; davalı ... ve arkadaşının, markaya tecavüz ve haksız rekabet eylemlerinin Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/44 Esas, 165 Karar sayılı haksız rekabetin tesbiti ve tecavüzün durdurulmasına ilişkin kesinleşmiş kararıyla sabit olduğundan, istemin kabulü ile tazminata hükmedildiği görülmektedir. Bu durumda, mahkemece, takip dayanağı ilamın şahsın hukukuna ilişkin olmadığı, malvarlığına (tazminat alacağına) ilişkin olduğu ve HMK.nun 367. maddesi kapsamına giren kesinleşmeden icra edilemeyecek ilam niteliğinde bulunmadığı nazara alınarak, şikayetin reddi yerine yazılı gerekçeyle kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir.”

Sonuç Olarak

Yargıtay’ın güncel görüşünde, marka hakkı veya tasarım hakkı ihlal edilenler lehine bir gelişme yaşanmakta olduğu görülmektedir. Marka hakkına veya tasarım hakkında tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması ve tazminat istemli bir davada verilen kararın icrası bakımından davalı tarafın sicilinde veya kayıtlarında değişiklik yaratmadığı gerekçesi ile icrası için kesinleşmesinin gerekmediği görüşü ağır basmaya başlamıştır. Markanın veya tasarımın hükümsüzlüğü ile birlikte söz konusu talepler ileri sürülmedikçe söz konusu karar tarafların malvarlıklarında değişiklik yaratacak cinsten sonuç doğurur. Bu durumda söz konusu güncel Yargıtay kararlarına göre ilgili kararın kesinleşmeden icra takibine konu edilmesi mümkün olabilir. 

Daha fazla bilgi, marka tescili ve marka danışmanlığı için Whatsapp hattımızdan veya mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 09.11.2021

Ecenur Tuncel Uyanık

Av. Ecenur Tuncel Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Türk Patent ve Marka Kurumu'na kayıtlı yetkili Marka Vekilidir. Marka Hukuku alanında çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.