Marka Lisans – Franchising Sözleşmelerinin Haklı Nedenle Feshi ve Bildirim Süreleri

 

1- Marka Lisans Sözleşmesinin Haklı Nedenle Feshi Kavramı

Hukuk ofisimizin sitesinde yayımlanan şu makalede detayları ile anlattığımız üzere, “haklı nedenle fesih” kavramı uygulamada neredeyse tüm fesih sebeplerini kapsayacak şekilde geniş bir pencerede kullanılmaktadır. Borçlunun sözleşmeye aykırılık teşkil eden eylemlerine dayalı olarak gerçekleşen temerrüt nedeniyle sözleşmenin derhal feshine de “haklı nedenle fesih” denilmekte, “olağanüstü fesih kapsamındaki önemli sebeplerle” feshe de haklı sebeple fesih denilmektedir. Bu adlandırma bizce, terminolojik olarak hatalıdır. “Haklı nedenle fesih” sözleşmenin olağanüstü feshi kapsamında sözleşmenin devamının çekilmez hale gelmesinden kaynaklanan ve kural olarak sadece kanunda “olağanüstü sebeplerle feshedilebileceği” düzenlenmiş belli tip sözleşmelerde (genel kira, ürün kirası, acentelik, hizmet gibi) kullanılması mümkün görülen bir haktır[1]. Bunun yanında Yargıtay’ın “haklı nedenle derhal fesih” hakkını, tam iki tarafa borç yükleyen tüm sözleşmelerde kabul etme eğiliminde olduğunu gösterir çeşitli kararlar da mevcuttur[2].

Marka lisans – franchising sözleşmeleri bakımından durum biraz daha karmaşıktır. Zira bu sözleşmeler kanunda düzenlenmemiş isimsiz sözleşmelerdir. Buna bağlı olarak bu sözleşmelerin feshi sürecinde hangi kanuni düzenlemelerin (acentelik mi ürün kirası mı adi ortaklık mı gibi) uygulanacağı henüz istikrarlı bir uygulamaya kavuşturulamamıştır. Ne var ki borçlunun temerrüdünden kaynaklanan fesih hakkı gerek ani edimli gerek sürekli edimli tüm sözleşmeler bakımından kullanılması mümkün bir hak olup, derhal etki doğurur. Bunun yanında ayrıca borçlunun temerrüdü, “sözleşmenin devamını çekilmez hale getiriyor olması” nedeniyle sözleşmenin haklı nedenle (olağanüstü sebeplerden biri olarak) feshine de imkan tanıyabilir. Fakat borçlunun temerrüdüne dayalı fesih hakkı mevcut iken “haklı nedenle fesih” terminolojisinin kullanılarak sözleşmeni feshedilmesi yerinde bir uygulama olarak değerlendirilebilir mi?

Bu tip sözleşmeler uygulamada genellikle çok kapsamlı düzenlenmektedir. Bu nedenle tarafların borç ve yükümlülükleri sözleşmede net olarak belirlenmiştir. Haliyle borçlunun bir eylemi yapması veya yapmaması çoğu kez sözleşmeye aykırılık teşkil eder ve sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanan temerrüde bağlı ileriye etkili fesih hakkı doğar. Fakat sözleşmenin yeterli özen gösterilmeden hazırlandığı ya da gerekli özen gösterilmiş olmasına rağmen sözleşmede yer verilmeyen bir davranışın veya gelişmenin sözleşmenin devamını çekilmez hale getirdiği hallerde bu kez temerrüde dayalı derhal fesihten değil, haklı nedene dayalı bildirimli fesihten bahsetmek gerekmektedir. Bu ayrımın değeri kendisini sadece feshin derhal ya da bildirimli (süre vererek) yapılıp yapılmaması noktasında göstermez. Aynı zamanda feshe bağlı tazminatların hesabı ve şekli de değişiklik gösterecektir.

2- Marka Lisans – Franchise Sözleşmelerinde Haklı Nedenle Fesihte Bildirim Süresi Sorunu

Öğretide bu tip sözleşmelerde haklı sebeple fesih iradesinin (ihtarnamenin) karşı tarafa ulaştığı anda hüküm ve sonuçlarını derhal doğuracağı ve bu nedenle marka lisans sözleşmesinin o anda son bulacağı kabul edilmektedir[3]. Fakat biz bu görüşe temkinli yaklaşılması gerektiği kanaatindeyiz. Her şeyden önce bu sözleşmeler hakkında uygulanacak hükümlerin tespiti gerekir. Şayet öğretide ifade edildiği gibi acentelik sözleşmelerine hükümler uygulanacaksa orada “haklı nedenle fesih” ifadesi 121/4 ve 122/3 fıkralarında kullanılmakta ve taraflara açık bir şekilde haklı nedenin varlığı halinde sözleşmeyi derhal fesih imkanı vermektedir. Fakat Yargıtay’ın 2019-2021 yılları arasında verdiği kararlarda kabul ettiği gibi bu sözleşmelere “ürün kirası sözleşmesi” hükümleri uygulanacaksa bu kez haklı nedene dayalı fesih, derhal sonuç doğurmayacak, aşağıda detayları ile anlatıldığı üzere belli bir süre sonra sonuçları doğacak bir bildirimli fesih niteliğine bürünecektir.

3- Sebeplerin Yarışması Meselesi

Borçlunun (fesih muhatabının) temerrüdü nedeniyle (112 vd.) sözleşmenin derhal feshi hali ile ürün kirasına ilişkin hükümler arasında yer alan ve “olağanüstü fesih” başlığı altında 369 uncu maddede yer alan düzenlemenin arasında sebeplerin yarışması hali mevcuttur. Bu iki seçenek arasında genel hüküm – özel hüküm ilişkisi de yoktur. Öğretide kabul edilen baskın görüş, temerrüde dayalı derhal fesih hakkının özel düzenlemenin varlığı nedeni ile (369) ortadan kalkmayacağı yönündedir. Fesheden tarafın kendi menfaatine olan seçim hakkını kullanma imkanı vardır[4]. Zira çoğu kez borçlu temerrüdü aynı zamanda TBK 369 hükmü kapsamında haklı neden de teşkil eder.

Özel düzenlemede “… önemli sebeplerin varlığı durumunda, sözleşmeyi yasal fesih bildirim süresine uyarak her zaman feshedebilir.” şeklinde bir ifadeye yer verilmiştir. Haliyle bu düzenlemeye dayalı haklı sebeple fesih ile temerrüde bağlı haklı (derhal) fesih hakkının kullanımı arasında bildirim sürelerine uyum şartı bakımından fark vardır. Bu nedenle ilk önce fesheden tarafın, “olağanüstü (haklı) bildirimli fesih hakkı” kapsamında mı yoksa temerrüde dayalı derhal fesih (mehil verilerek) kapsamında mı hareket ettiği tespit edilmelidir. O halde fesih sebebi olarak gösterilen haklı sebebin sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanan temerrüt hükümlerine dayanıp dayanmadığının tespiti ön sorun olarak değerlendirilmelidir. Zira aksi durumda haklı sebeple bile olsa (olağanüstü fesihte) yasal bildirim süresine uyulması zorunlu olabilir.

Yeri gelmişken “yasal fesih bildirim süresi” kavramından ne anlaşılması gerektiği de tartışılması gereken diğer bir noktadır. TBK 368 hükmüne göre belirsiz süreli sözleşmenin olağan feshi ihbar süresi olarak belirlenmiş altı aylık sürenin “yasal fesih bildirim süresi” olarak kabulü bizce adil bir sonuç olur. Zira bu sözleşmeler, haklı bir neden olsa dahi kısa sürelerde feshedilmesi halinde her iki taraf için de çeşitli problemleri ortaya çıkaracak nitelikte, uzun süreli, güven endeksli ve ciddi yatırım gerektiren sözleşmelerdir. Belirsiz süreli sözleşmelerin olağan feshi bildirim süresi olan altı aylık sürenin değil de TBK 358 göndermesi ile genel kira hükümlerine göre TBK 330/2 hükmünün bu sözleşmelere uygun düşebilecek nitelikte olduğunu kabul edecek olursak bildirim süresi bu kez bir ay olacaktır.

Sonuç Olarak

Sürekli edimli sözleşme niteliği gösteren marka lisans – franchising sözleşmeleri borçlunun temerrüdüne dayalı olarak (mehil verilmek kaydı ile) derhal feshedilebilir. Bu nedene dayalı fesih temelde “haklı bir nedene dayanmakta” ise de terminolojik olarak “haklı nedenle fesih” kavramı ile ifade edilemez. Haklı nedenle fesih kavramı ile kastedilen olağanüstü fesih sebeplerinden biri olan “haklı nedenle/önemli sebeple fesih” olmalıdır ki bu “bildirimli fesih” niteliğinde olmalıdır. Acentelik sözleşmesi hükümlerine göre bildirim süresi bulunmamaktadır. Derhal fesih niteliğindedir. Ürün kirası hükümlerine göre ise bildirimlidir. Bildirimli/haklı feshin parasal sonuçları hakim tarafından 369/2 hükmüne göre, hakkaniyete göre belirlenecektir. Bunun anlamı, fesheden taraf haklı bir nedene/önemli bir nedene dayansa bile uygun bir tazminat ödemek zorunda kalabilir. Fakat sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanan temerrüde dayalı feshi, fesheden taraf her durum ve koşulda müspet zararını (TBK 126) talep edebilecektir.

Daha fazla bilgi, marka davaları, marka tescili ve marka danışmanlığı için Whatsapp hattımızdan veya mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 29.11.2021

 

 

[1] Tümerdem, M. (2018) Sürekli Borç İlişkilerinde Borçlunun Temerrüdü ve Sonuçları (TBK Mad. 126), Doktora Tezi, Ankara s. 61.

[2] Haklı nedenle fesih hakkının ilgili sözleşmeye ilişkin hükümler arasında açıkça düzenlenmemiş olması halinde uygulanmasının mümkün olup olmadığı hakkında teferruatlı tartışmalar hakkında bilgi almak için bkz. Altınok Ormancı, P. (2011). Sürekli Borç İlişkilerinin Haklı Sebeple Feshi, Doktora Tezi, Ankara, s. 198 vd.

[3] Demirağ Aktaş, L. ve Yılmaz, Ş. (2019). Franchıse Sözleşmesinin Sona Ermesi Ya Da Feshi Durumunda Franchıse Verilen Taşınmazın Hukuki Durumu, İstanbul Ticaret Üniversitesi Girişimcilik Dergisi, Cilt:3, Sayı:6, s. 119.

[4] Altınok Ormancı, P. (2011). A.g.e., s.203.

Ecenur Tuncel Uyanık

Av. Ecenur Tuncel Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Türk Patent ve Marka Kurumu'na kayıtlı yetkili Marka Vekilidir. Marka Hukuku alanında çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.