Marka Lisans – Franchise Sözleşmesinin Haksız Feshinin Sonuç Doğuracağı An ve Feshin Tahvili

 

1- Marka Lisans - Franchise Sözleşmesinin Lisans Veren Tarafından Haksız Feshi

Marka lisans sözleşmesinin lisans veren tarafından haklı bir sebep olmaksızın fesih ihtarnamesi gönderilmek suretiyle feshedilmesi halinde (haksız fesih), feshin hangi tarihten itibaren geçerli olacağı, geçerli olup olmadığı, haklı olup olmadığı gibi sorulara verilecek cevaplar lisans alanlar tarafından gerçekleştirilecek işlemleri ve verilecek kararları derinden etkiler. Lisans alanlar tarafından genellikle şu argümanlar ileri sürülmektedir. Sözleşme ayaktaymış gibi markayı kullanmaya devam edebilirim çünkü: i. Sözleşme fesih bildirim sürelerine uyulmadan feshedildi, ii. Sözleşme mehil verilmeden / temerrüde düşürülmeden feshedildi, iii. Sözleşme haksız feshedildi.

Bu gerekçeler markayı kullanmaya devam etmek için yeterli midir? Veya soruyu şöyle sormak gerekir, marka lisans sözleşmesi haksız da olsa geçersiz de olsa fesih ihtarnamesinin lisans alana ulaştığı tarihte son bulmuş mudur? Bu sorunun cevabı Yargıtay uygulamalarında ve öğretide aranmaya çalışılacaktır.

2- Marka Lisans – Franchise – Acentelik Sözleşmelerinin Haksız Feshinin Sonuç Doğuracağı Anın Tespiti

Sürekli edimli ve karşılıklı tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerin olağanüstü sebeplerle (haklı neden de dahil) derhal feshedilebileceği (mehil verilmesi bir kenara) konusunda şüphe yoktur. Böylelikle ihtarname muhatabına (lisans alana) ulaştığı anda sözleşme ileriye etkili olarak son bulur. Fesheden taraf sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğini iddia etmekte ve fakat ihtarname gösterdiği sebepler haklı neden teşkil etmemekte veya gerçeği yansıtmamakta ise sözleşmenin son bulduğunu söylemek mümkün müdür? Haklı nedene dayanmayan feshin haklı nedene dayalı fesih gibi sonuç doğurması mümkün müdür?

2.1. Kural

Bu soruya verilecek cevap için temel kuralı ve istisnaları ayrı incelemek gerekir. Öğretide kabul edildiği üzere kural olarak tam iki tarafa borç yükleyen sürekli edimli bir sözleşmenin haklı bir neden olmamasına rağmen haklı bir neden varmış gibi feshedilmesi mümkün olmayıp, gönderilen fesih ihtarnamesi geçersizdir[1], herhangi bir sonuç doğurmaz. Boş bir zarf hükmündedir[2].

2.2. İstisnalar

Bu kuralın istisnaları ve bu istisnaların genişletilip genişletilemeyeceği öğretide ciddi tartışmalara neden olmaktadır. Zira franchising, bayilik, marka lisans, acentelik gibi sözleşmelerde feshin muhatabı sözleşme ayaktaymış gibi devam etmek hakkı mevcut ise bu hakkını kullanmak ister. Bu hakkı kullanıp kullanamayacağı ancak soruya istikrarlı bir cevap verebilmekle mümkün olur.

Örneğin acentelik sözleşmesine ilişkin TTK 121/4 düzenlemesine göre acentelik sözleşmeleri haklı neden olmadan da derhal sonlandırılabilir. Çünkü acentelik sözleşmelerinde haksız da olsa sözleşmenin derhal feshine imkan veren bir kanuni düzenleme mevcuttur. Elbette bu durumda haksız fesihten kaynaklanan zararın tazmini talep edilebilir. TBK 438/1 hükmüne göre hizmet sözleşmeleri de haklı neden olmadan feshedilebiliyorken, adi ortaklık sözleşmesi ve ürün kirası sözleşmeleri feshedilemez[3]. Şu yazımızda Yargıtay’ın güncel kararlarına göre marka lisans sözleşmeleri ve franchising sözleşmelerine “ürün kirası” hükümlerini uygulamakta olduğu ifade edilmişti. 

Yine öğretide marka lisans sözleşmelerinin haksız fesih ihtarı ile son bulamayacağı[4] franchising sözleşmelerinin de haksız fesih ile derhal sonlandırılamayacağı ifade edilmektedir[5]. Bu görüşlerden anlaşılması gereken, fesih ihtarı ulaşsa bile hiçbir sonuç doğurmayacaktır. Muhatap ihtarı yırtıp atabilir ve sözleşme ayaktaymış gibi davranmaya devam edebilir. Biz bu görüşlere aşağıda tartışılacak sebeplerle katılamıyoruz. Yargıtay’ın yakın tarihli sayılabilecek onlarca kararında da bu görüş kabul edilmemektedir. Yargıtay fesih muhatabının feshin geçersizliği veya aynen ifa davası açmadığı sürece, feshin artık sonuç doğurmuş sayılacağını, bu aşamadan sonra ancak haksız fesih nedeniyle zararın tazmini için dava açılabileceğini, sözleşme ayaktaymış gibi davranılamayacağını, ihtardan sonraki kullanımların marka hakkı ihlali teşkil edeceğini ifade etmektedir. Bu kararlar şu yazımızda detaylı incelenmiştir. Eski tarihli ve istikrarlı bu görüşte değişiklik olduğu izlenimi yaratan üç güncel karar aşağıda ayrıca incelenecektir.

2.3. Yargıtay HGK Kararı ve Eski Tarihli Kararlarının Değerlendirilmesi

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22.02.2012 tarihli, 2011/11-693 E. - 2012/88 K. sayılı ilamında konuyla ilgili detaylı bir tartışmaya girilmiş ve “esasen haksız da olsa fesih beyanı muhataba ulaştığı anda sonuç doğurur” şeklinde kabul ile irade özerkliğinin bir sonucu olarak haklı bir neden olmadan da tek taraflı bozucu yenilik doğuran bir irade beyanıyla kullanılabilen fesih hakkına engel olunamayacağı benimsenmiştir. Örnek olarak acentelik sözleşmesinin verilmesi de dikkat edilmesi gereken bir husustur. Salt bu kararın eleştirisi olarak yapılan bir çalışmada kararın son derece hatalı olduğu, haklı neden olmadan gönderilen fesih ihtarının herhangi bir sonuç doğurmayacağı ifade edilmiştir. Haklı bir neden olmadan gönderilen fesih ihtarnamesi boş bir zarfa benzetilmektedir[6].

Marka lisans ve franchising sözleşmelerine yakın nitelik gösteren ve uyuşmazlık halinde uygulanması gerektiği öğretide ifade edilen acentelik sözleşmeleri hükümlerine göre haklı nedene dayanmayan fesih ihtarnamesinin haksız da olsa ulaştığı anda sonuç doğuracağı yukarıda da ifade edilmişti. Sonuç olarak franchising ve marka lisans sözleşmeleri bakımından durum uygulanacak hükümlerin tespitinden geçecektir. Yargıtay’ın 2019 öncesi kararlarına göre, haksız ihtara karşı direnim gösterilmemiş, aynen ifa veya geçersizliğin tespiti davası açılmamışsa, ihtarın tebliğ tarihi itibariyle sözleşme son bulmaktadır.

Yargıtay’ın bu görüşünün tahvil yönünde değişmekte olabileceğini değerlendiriyoruz. Zira marka lisans ve franchising sözleşmelerine “ürün kirası” hükümlerinin uygulanması gerektiği yönündeki görüşünün ağırlık kazanması ile birlikte bu tartışmaya da yeni bir soluk gelmektedir. Yargıtay’ın 2019, 2020 ve 2021 tarihli üç yeni kararında bu sözleşmelerin haklı sebep olmadan derhal feshedilemeyeceği, fesih beyanın ancak olağan – süreli feshi ihbar iradesi olarak kabul edilebileceği vurgusu dikkat çekmektedir.

2.4. Tahvil Kararları

Yargıtay tarafından 2021 yılında verilen kararda[7] yetkili satıcılık sözleşmesi başlıklı sözleşmeye uyuşmazlık gereği marka lisans sözleşmesi nitelendirmesi yapılmış, sözleşmenin haklı bir neden olmadan lisans veren tarafından ara dönemde feshedildiğini bildiren bir yazının gönderildiği görülmektedir. Yargıtayca bu ihtarnamenin sözleşmeyi derhal feshetmeyeceği ancak bir sonraki yenileme döneminde hüküm ifade edecek bir feshi ihbar beyanı olduğu kabul edilmiştir. Kararda geçersiz fesih ihtarnamesinin fesih ihbarnamesine tahvilinin zımnen kabul edildiği dikkat çekmektedir.

Yine 2020 yılında verilen kararda[8] lisans alan tarafından franchising sözleşmesinin feshini konu alan ihtarname feshi ihbar bildirimi olarak nitelendirilmiş ve ancak bir sonraki yenileme döneminde hüküm ifade edeceğini ve sözleşmeyi sonlandıracağı kabul edilmiştir. Kararda “… davalı lisans alanın her istediğinde sözleşmeyi fesih hakkı varmış gibi hatalı değerlendirme (yapılması hatalıdır)…”ifadesinden de anlaşılabileceği üzere burada da tahvil teorisinin kabul edildiği görülmektedir. Bu kararda da geçersiz (haksız) fesih ihtarnamesinin fesih ihbarnamesine tahvil edildiği görülmektedir.

Nitekim 2019 yılında verilen kararda[9] daha da açık bir ifade ile “Ayrıca, temelinde haklı neden olmaksızın yapılan feshin, olağan feshe tahvil edilerek olağan fesih süresinin sonunda sözleşmenin sona erdireceğinin kabulü de mümkündür. Böylece geçersiz olağanüstü fesh, olağan feshe tahvil edilmiş olur (11. H.D'nin 15/01/1992 tarihli, E. 1990/1959, K. 1992/96 sayılı kararı).” şeklinde yapılan açıklama da yukarıdaki iki kararın başlangıcı olmuştur.

Sonuç Olarak

Lisans veren tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği ileri sürerek ihtarname tanzim edilmiş ve fakat ihtarnamede gösterilen sebepler haklı sebep teşkil etmiyor veya gerçeği yansıtmıyorsa; eski tarihli kararlara göre marka lisans, franchising, acentelik, bayilik, distribütörlük gibi sözleşmeler, aynen ifa zımnında bir dava da açılmamışsa, fesih o tarihte haksız da olsa gerçekleşmiş olur. Feshin haksız olması feshin geçersizliğine yol açmamaktadır.

Daha güncel kararlarda ise tahvil teorisi ile eski görüşün değişmekte olduğunu, haklı nedene dayanılmaması halinde bunun ancak bir sonraki yenileme dönemi için feshi ihbar niteliğinde olduğu ve sözleşmenin o tarihe kadar ayakta kalacağı ifade edilmeye başlanmıştır. Belirli süreli sözleşmeler için bu yönde tahvil yapılamayacağı düşünülebilir[10] ise de kararlar tersi yöndedir. 2021 kararında tahvil yapılmış sözleşme süre sonuna kadar ayakta sayılmış ve marka ihlali olmadığı kararı verilmiş, 2020 kararında tahvil yapılmış sözleşme süre sonuna kadar ayakta sayılmış ve süre sonuna kadar isim hakkı bedeli ödenmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır.

Daha fazla bilgi, marka davaları, marka tescili ve marka danışmanlığı için Whatsapp hattımızdan veya mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 21.11.2021

 

[1] Altınok Ormancı, P. (2011). Sürekli Borç İlişkilerinin Haklı Sebeple Feshi, Doktora Tezi, Ankara, s. 227-229.

[2] Bu benzetme için bkz. Özmen, S. ve ÜREM, M. (2016). Geçerli Sebebe Dayanmaksızın Kullanılan Bozucu Yenilik Doğuran Hakkın Hukuki Sonuçları Ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı Eleştirisi, İstanbul Barosu Dergisi, Cilt: 90, Sayı: 3, s. 203

[3] A.g.e. s. 233

[4] A.g.e. s. 240

[5] A.g.e. s. 238

[6] Özmen, S. ve ÜREM, M. (2016). Geçerli Sebebe Dayanmaksızın Kullanılan Bozucu Yenilik Doğuran Hakkın Hukuki Sonuçları Ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı Eleştirisi, İstanbul Barosu Dergisi, Cilt: 90, Sayı: 3, s. 203

[7] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 22.06.2021 tarihli, 2020/6694 E. - 2021/5284 K. sayılı kararı.

[8] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 24.02.2020 tarihli, 2019/3850 E. - 2020/1989 K. sayılı kararı.

[9] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 08.01.2019 tarihli, 2017/1390 E. - 2019/118 K. sayılı kararı.

[10] A.g.e. s. 243

Ecenur Tuncel Uyanık

Av. Ecenur Tuncel Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Türk Patent ve Marka Kurumu'na kayıtlı yetkili Marka Vekilidir. Marka Hukuku alanında çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.