Marka Lisans - Franchise Sözleşmesinin Feshi ve Uygulanacak Hükümlerin İncelenmesi

 

1- Marka Lisans ve Franchising Sözleşmelerinin Hukuki Niteliği

Marka lisans sözleşmelerinin hukuki çerçevesi ve tabii olduğu hukuki rejim Sınai Mülkiyet Kanununda da Türk Borçlar Kanununda da düzenlenmemiştir. Bu nedenle marka lisans sözleşmeleri, tasarım lisans sözleşmeleri gibi bir sınai mülkiyet hakkının kullandırılmasını öngören sözleşmeler atipiktir[1]. Karma mı suigeneris mi olduğu tartışmalı olmakla, suigeneris görüşü baskındır. Öğretide de yargı uygulamalarında da kabul edilen tanımlama “mülkiyet hakları sahiplerinde kalmak koşuluyla, marka, patent, tasarım ve know-how gibi gayri maddi nitelikteki fikri ve sınai hakların, başkalarınca kullanımına izin verilmesi” şeklindedir[2]. Taraflar sözleşmenin başlığında / içeriğinde farklı ifadeler kullansalar bile, örneğin franchising veya bayilik / yetkili satıcılık sözleşmesi başlığını kullansalar bile, markayı sözleşme süresi boyunca kullanma hakkı / yetkisi tanıyan sözleşmeler marka lisans sözleşmesi özelliği taşırlar[3].

Atipik bir sözleşme olması nedeniyle, fikri veya sınai mülkiyet haklarının kullandırılmasını içeren sözleşmelere hangi kanuni düzenlemelerin uygulanacağının tespiti gereklidir. Kural olarak atipik sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde uygulanacak kurallar tespit edilirken iki ölçüt kullanılır: i. Sözleşme TBK’daki hangi sözleşmeye benziyor ise ona ilişkin düzenlemeler, ii. Uyuşmazlığın konusunu oluşturan nokta hangi sözleşme tipinde düzenlenmişse o hükümler uygulanır. Somut uyuşmazlıkta, ihtilaf sözleşmenin hangi kısmına ilişkin ise o kısma ilişkin kuralların uygulanması gerekir. Söz gelimi, franchising sözleşmesi kapsamında mal alımına ilişkin bir ihtilaf çıkmış ise TBK’nın alım-satım sözleşmeleri, kira ilişkisine ilişkin ihtilaf çıkmış ise TBK’nın kira sözleşmelerine ilişkin kısımların uygulanması, birden fazla kısımda ihtilaf çıkmış ise her bir ihtilaf bakımından o kısma ilişkin TBK hükümlerinin uygulanması gerekir.

Öğretide marka lisans sözleşmeleri sözleşme içeriğine göre adi ortaklık, hasılat kirası veya satım sözleşmelerine benzetilmektedir. Yargıtay tarafından da çeşitli kararlarda benimsendiği üzere, fikri veya sınai mülkiyet hakkının lisans verilmesine ilişkin sözleşmeler hakkında, sözleşmenin düzenleniş amacına göre, 6098 sayılı TBK’da düzenlenmiş ürün kirası veya TMK’de düzenlenmiş bulunan intifa sözleşmesine ilişkin hükümlerin uygulanacağı kabul edilmektedir.

2- Marka Lisans Sözleşmesinin Süresi Dolmadan Haklı Sebeple Feshi

2.1. Haklı Bir Sebep Varsa

Sözleşmenin içeriğine göre; özellikle basit (inhisari olmayan) lisans sözleşmelerine “ürün kirası / hasılat kirası” sözleşmelerine ilişkin hükümler, tam (inhisari) lisans sözleşmelerine ise intifa sözleşmesi hükümleri uygulanacaktır. 4721 sayılı TMK (796 m.), 6098 sayılı TBK (367 vd. m.) düzenlemeler incelendiğinde görüleceği üzere sözleşmelerin sona erdirilmesinin sıkı koşullara bağlandığı, haklı sebep bulunmadıkça lisans sözleşmesinin süresi dolmadan sona erdirilemeyeceği anlaşılmaktadır.

Marka lisans sözleşmesi her iki tarafça da haklı sebebin varlığı halinde sözleşmenin bitim tarihinden önce derhal feshedilebilir. Bunun için kural olarak fesih öncesi mehil verilmesi gerektiği hatırlatılmalıdır. Detaylar için tıklayınız.

2.2. Haklı Bir Sebep Yoksa

Haklı bir sebep olmamasına rağmen, sözleşmenin bitiminden önce haklı bir sebep varmış gibi fesih ihtarnamesi gönderilmesi halinde ise ne olacağı sorunu tartışmalara neden olmaktadır. Yargıtay’ın bu konuda vermiş olduğu kararlara bakıldığında, fesih ihtarının haklı / haksız olup olmadığına bakılmaksızın ulaştığı anda sonuç doğuracağı ve sözleşmeyi sonlandıracağı kabul edilmektedir[4]. Fakat güncel Hyundai kararında[5] da ifade edildiği üzere feshin geçersizliği dava edilmişse, fesih gerçekleşmiş gibi açılan marka ihlali davasında karar verilemeyeceği, geçersizlik davasının bekletici mesele yapılması gerektiği kabul edilmiştir.

2.3. Bildirim Süresine Uyulmamışsa

Çoğu kez sözleşmede, yenileme tarihinden ne kadar süre önce fesih beyanı gönderilebileceği ve böyle bir beyan gönderilmezse sözleşmenin bir yıl daha yenilenmiş sayılacağı yazılmaktadır. Sözleşmedeki bu süreye uyulmadan ara dönemde sözleşmenin feshi yoluna gidilirse ve haklı bir sebep de yoksa feshin geçersizliği[6] dava konusu edilebileceği gibi haksız fesih nedeniyle zararın tazmini[7] ve sözleşmede varsa cezai şartın tahsili[8] de dava konusu edilebilir.

3- Marka Lisans Sözleşmesi Tek Taraflı İhtarname ile Feshedilebilir

Bazı sözleşmeler, tek taraflı irade beyanı ile feshedilemeyecek nitelikte olup bunların feshi için ancak bir mahkeme kararı yahut tarafların ortak iradesi gereklidir. Marka lisans sözleşmelerinin bu tip sözleşmelerden olduğu yönünde görüşler mevcut ise de Yargıtay marka lisans sözleşmesinin tek taraflı irade beyanı ile (fesih ihtarnamesi) feshedilebileceği görüşündedir[9]. Feshin sonuç doğurup doğurmadığı, geçerli olup olmadığı, haklı olup olmadığı, bildirim sürelerin uyulup uyulmadığı konuları açılacak olası davalarda tartışılacak bir meseledir. Diğer bir deyişle, sözleşmenin bildirim sürelerine uyulmadan ya da haksız feshedildiğini iddia eden taraf; feshin geçersizliğinin tespitini isteyebileceği gibi, haksız fesih nedeniyle uğradığı zararın tazminini de talep edebilir. Feshin geçersiz veya haksız olup olmadığı ancak bu davalarda incelenecek ve karara bağlanabilecektir.

Sonuç Olarak

Marka lisans sözleşmesi belirli süreli ve belirsiz süreli olarak ikiye ayrılmakta ise de uygulamada belirsiz süreli sözleşme neredeyse hiç görülmez. Bu nedenle belirli süreli sözleşmenin, tarafların sessiz kalması halinde akıbetinin ne olacağı sözleşmede yazılmalıdır. Yazılmamışsa sözleşme kendiliğinden son bulur (TBK 367/1).  Fakat uygulamada genellikle sessizlik halinde kendiliğinden bir yıl yenileneceği yazılır. Sözleşmede haksız fesih imkanı verilmemişse, kural olarak haklı bir sebep olmadıkça süresinden evvel fesih gerçekleştirilemez. Haklı bir sebep olmadan gerçekleştirilen fesih, karşı taraf bu ihtara karşı koymadıkça (feshin geçersizliğinin tespiti) sonuçlarını o anda doğurur. Ancak bundan sonra haksız fesih nedeniyle tazminat istemi ve sair talepler gündeme gelir.

Daha fazla bilgi, marka davaları, marka tescili ve marka danışmanlığı için Whatsapp hattımızdan veya mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 17.11.2021

  

 

[1] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 06.11.2019 tarihli, 2018/789 E. - 2019/6921 K. sayılı ilamı

[2] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 22.06.2021 tarihli, 2020/6694 E. - 2021/5284 K. sayılı ilamı

[3] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 24.02.2020 tarihli, 2019/3850 E. - 2020/1989 K. sayılı ilamı

[4] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 15.02.2017 tarihli, 2015/12426 E. - 2017/843 K. sayılı kararında: “Taraflardan birinin fesih iradesi karşı tarafa ulaştıktan sonra, artık karşı taraf sözleşmeye dayalı olarak aynen ifayı talep edemeyecektir. Fesih beyanı karşı tarafa ulaşmakla hayata geçmiş olur ve karşı tarafın kabulüne bağlı değildir. Ancak, mahkemece, davalının fesih niteliğindeki bu ihtarı gözden kaçırılarak davacının 2009 yılına ilişkin lisans bedelinin de davalı tarafından ödenmesi gerektiğine kanaat getirilmiştir. Fesih beyanının karşı tarafa ulaştığı ve sözleşmenin feshedildiği gözetildiğinde mahkemenin bu yaklaşımının doğru olmayıp bu durumda artık mahkemece feshin haklı olup olmadığının belirlenmesi ve sonucuna göre davacının tazminat talep edip edemeyeceğinin belirlenmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile sonuca varılması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.”

[5] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 06.11.2019 tarihli, 2018/789 E. - 2019/6921 K. sayılı ilamı

[6] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 06.11.2019 tarihli, 2018/789 E. - 2019/6921 K. sayılı ilamı

[7] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 27.05.2021 tarihli, 2019/4056 E.  - 2021/4509 K. sayılı ilamı

[8] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 05.04.2021 tarihli, 2020/5823 E. - 2021/3326 K. sayılı ilamı

[9] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 04.06.2014 tarihli, 2014/1898 E. - 2014/10526 K. sayılı ilamına konu yerel mahkeme kararında marka lisans sözleşmesinin tek taraflı irade beyanı sonlandırılamayacağını kabul etmiş, Yargıtay kararı bozmuştur. Feshin bildirim sürelerine uyulmadığı yönündeki gerekçe ile geçersizliğini talep etme hakkı her zaman mevcuttur.