Marka İhlaline İlişkin Yabancı Mahkeme Kararının Tenfizi Şartları ve Ülkesellik İlkesi

 

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 03.06.2021 tarihli, 2017/52 E. - 2021/671 K. sayılı kararı

Özeti: Ülkesellik ilkesinin hakim olduğu, marka tescili, tasarım tescili, patent tescili gibi alanlarda; yurtdışında tescilli marka/patent/tasarımın ihlal edildiği yurtdışındaki bir mahkemece verilmiş bir karar ile tespit edilmiş ise bu kararın Türkiye’de tenfizi mümkün görülmemektedir. Zira yabancı mahkemece verilmiş marka hakkının ihlaline dair kararın Türkiye’de tenfizi, Türkiye’de tescilli olmayan bir markanın Türkiye’de de korunması anlamına geleceğinden, bu kararların Türkiye’de tenfizine karar verilmesi mümkün değildir. Yargılama giderlerinin Türkiye’de tenfizine karar verilmesi ise tartışmalı olmakla beraber mümkündür.

Kararın İlgili Bölümü:

26. Hemen belirtilmesi gerekir ki, yabancı mahkemece verilen dava masraflarına ilişkin masraf tespit kararları asıl kararın fer’isi niteliğinde olduğundan bu kararlara ilişkin tenfiz koşulları da asıl karara bağlı olarak incelenmelidir. Yabancı mahkemenin asıl kararı değil de sadece masraf tespit kararının tenfizinin talep edildiği durumlarda hem masraf tespit kararının hem de asıl kararın tenfiz şartlarının oluşup oluşmadığı incelenerek masraf tespit kararının tenfizi hakkında karar verilmelidir. Tenfizi talep edilmese dahi yabancı mahkemenin asıl kararının tenfiz şartları oluşmamış ise; örneğin yabancı mahkemenin asıl kararı Türk kamu düzenine açıkça aykırı ise masraf tespit kararının tenfizine de karar verilemeyecektir. Bununla birlikte dava masraflarına ilişkin yabancı mahkemenin masraf tespit kararları hakkında Türkiye’nin de taraf olduğu 01.03.1954 tarihli Usul Hukukuna Dair La Haye Sözleşmesi’nin 19. maddesi gereğince “tarafların dinlenmesi” şartı aranmadığı için yabancı mahkemenin masraf tespit kararlarının tenfizinde MÖHUK’nın 54/ç maddesi gereğince savunma hakkının ihlal edilmiş olup olmadığı incelenmeyecektir.

27. Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; tenfizi talep edilen yabancı mahkeme kararlarının masraf tespitine ilişkin kararlar olduğu, asıl kararın fer’isi niteliğinde olan masraf tespit kararlarının tek başına MÖHUK’da belirtilen tenfiz şartlarını taşıdığı, bu hususlarda mahkeme ile Özel Daire arasında bir uyuşmazlığın bulunmadığı, uyuşmazlığın ise tenfizi talep edilmeyen yabancı mahkeme asıl kararının, sınai mülkiyet haklarına ilişkin ülkesellik ilkesi gözetildiğinde, Türk kamu düzenine açıkça aykırı olup olmadığı noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.

28. Belirtilmelidir ki; fikri mülkiyet haklarında ülkesellik ilkesi bu haklar ile bulundukları ülke arasında oluşan bağı ifade etmektedir. Ülkesellik ilkesi gereğince her ülke maddi ve şekli (tescil gibi) koşulları yerine getirmek kaydıyla fikri mülkiyet haklarını kendi ülkesinin sınırları içerisinde korumaktadır. Aynı şekilde her devlet sadece kendi ülkesi içindeki ihlallerde hak sahiplerinin, kendi ülkesinde tanınan hukuk yollarını kullanmasına imkan vermektedir. Örneğin bir patent başka bir ülkede tescilli olmakla birlikte Türkiye’de tescilli değilse patent sahibi 551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin (551 sayılı KHK) korumasından yararlanamayacak; bu patentin Türkiye’de kullanılmasını yasaklayamayacaktır. 551 sayılı KHK korumasından yararlanabilmesi için mutlaka patentin Türkiye’de tescil edilmesi gerekir. Ülkesellik ilkesi devletin egemenlik haklarının bir sonucu olarak kamu düzeniyle doğrudan ilgilidir.

29. Davacı vekili tarafından davalı şirkete ait Türkçe ve İngilizce tasarlanan internet sitesinde tanıtımı yapılan ürünlerin müvekkilinin Almanya’da tescilli patentine tecavüz edildiği ileri sürülerek Almanya mahkemelerinde patente tecavüzün men’i davası açıldığı anlaşılmaktadır. Dava konusu masraf tespit kararlarının da ilişkin olduğu Düsseldorf Yüksek Asliye Mahkemesinin 14.04.2010 tarihli ve I-2 U 75/07 - 4a O 374/05 sayılı asıl kararında; davalı şirketin sitesinde yer alan reklamlarda en azından teklif yapıldığı, reklamın İngilizce yapılmış olmasının burada rol oynamayacağı, zira Almanya’da İngilizce yazılmış olan metni sorunsuz anlayabilen muhtemel ilgililerin bulunduğu, internet sitesinde Almanya’ya “geçici” olarak sevkiyat yapılmadığına dair ibare yer alsa da bu ibarenin esasen yurtdışına sevkiyat yapma niyetinde olduğunun kanıtı olduğu, internette doğrudan sipariş verme imkânı olmasa da reklamlarda davalı şirket ile temasa geçilerek sipariş verilebileceğinin belirtildiği gerekçesiyle davalıların eyleminin patente tecavüz teşkil ettiği kabul edilerek patente tecavüzün men’ine karar verilmiştir. Mezkur kararda, davalıların internette yaptığı reklamlar, Almanya’da ika edilmiş eylemler olarak kabul edilmiş ve buna göre davalıların eyleminin Almanya’da tescilli davacıya ait olan patente tecavüz niteliğinde görülmüştür. Bu hâliyle yabancı mahkeme kararında fikri mülkiyet haklarına ilişkin ülkesellik ilkesine riayet edilerek, kendi ülkesinde tescilli patente dayalı olarak yine kendi ülkesinde bir koruma hükmü kurulmuştur.

30. Davacı vekili tarafından söz konusu yabancı mahkemenin asıl kararının tenfizi talep edilmemiş sadece bu kararın fer’isi niteliğinde olan ve aynı mahkemece verilen masraf tespit kararlarının tenfizi talep edilmiştir. Yukarıda da bahsedildiği üzere revision yasağı kapsamında yabancı mahkeme kararının içeriğine girilmesinin mümkün olmaması karşısında yabancı mahkemenin asıl kararı Almanya’da tescilli patent hakkına ilişkin olarak yine Almanya içinde bir koruma sağlamakta olup ülkesellik ilkesiyle çelişen bir yön bulunmamaktadır. Zira masraf tespit kararlarının tenfizi hâlinde dahi davalılar tarafından davacıya ait patent, Türkiye’de rahatlıkla kullanılabilecek; tenfiz kararı davalıların kullanımını engellemeyecektir. Bu itibarla yabancı mahkemenin asıl kararının ülkesellik ilkesini ihlal etmediği ve Türk kamu düzenine açıkça aykırı olmadığı, kamu düzeni bakımından dava konusu masraf tespit kararlarının tenfizine engel bir hâlin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmelidir.

31. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; yabancı mahkemenin asıl kararının Almanya’da tescilli patent hakkına ilişkin olarak yine Almanya içinde bir koruma sağlaması karşısında ülkesellik ilkesiyle çelişen bir yönü bulunmamakta ise de bu kararın Türkiye’de tenfiz edilemeyeceği, asıl karar tenfiz edilemezken asıl kararın fer’isi olan masraf tespit kararının tenfizinin mümkün olmadığı, aksinin kabulü hâlinde ülkemiz sınırları içerisinde korunma hakkı bulunmayan bir patentin başka ülkede korunması için dahi olsa yapılmış giderlerle ilgili olarak ülke sınırları içerisinde kararın tenfizi yoluyla korunma sağlanması anlamına geleceği, bu nedenle direnme kararının Özel Dairenin bozma kararında gösterilen gerekçelerle bozulmasının gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de; bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.

32. O hâlde mahkemece yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden usul ve yasaya uygun direnme kararının onanması gerekmiştir.

Sonuç Olarak

Yabancı mahkeme kararının Türkiye’de tenfizi şartları incelenirken marka, patent, tasarım gibi ülkesellik ilkesinin geçerli olduğu alanlarda çeşitli görüş ayrılıkları ortaya çıkmaktadır. Örneğin yabancı mahkemece verilmiş marka hakkına tecavüzün tespiti ve durdurulmasına ilişkin kararın Türkiye’de tenfizi için Türk mahkemesine başvurulduğunda, ilgili kararda bahsi geçen yabancıya ait marka Türkiye’de tescilli değilse bu kararın tenfizine karar verilemeyecektir. Benzeri durum yargılama giderleri bakımından da tartışılmış, Hukuk Genel Kurulu kararı ile benimsendiği üzere yargılama giderlerinin tenfizine karar verilebileceği kabul edilmiştir.

Daha fazla bilgi, marka tescili ve marka danışmanlığı için Whatsapp hattımızdan veya mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 08.11.2021

Ecenur Tuncel Uyanık

Av. Ecenur Tuncel Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Türk Patent ve Marka Kurumu'na kayıtlı yetkili Marka Vekilidir. Marka Hukuku alanında çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.