Paralel İthalatın Marka İhlali ve Rekabet Hukuku Kapsamında Değerlendirilmesi

 

1- Paralel İthalat Nedir?

Paralel ithalat / gri ithalat kavramının anlaşılabilmesi ve yasal durumunun hem marka hukuku hem ticaret hukuku kapsamında değerlendirilebilmesi için öncelikle “yetkili satıcı” kavramından söz etmek gerekir. Üretim araçları ve merkezi yurtdışında bulunan bir markaya ait ürünlerin Türkiye’de satışını ve dağıtımını yapmak için asıl firma ile distribütörlük sözleşmesi imzalayan ve bu sayede satış yetkisi elde eden firmalara, piyasalarda “yetkili satıcı” ismi verilmektedir. “Yetkili satıcı” olarak adlandırılan distribütör firmanın dışındaki firmalar tarafından Türkiye’ye ithalat yoluyla aynı markalı ürünlerin getirilmesine “paralel ithalat” ismi verilmektedir. Örneğin Samsung firmasına ait beyaz eşyaları Türkiye’de satmakla yetkilendirilmiş distribütör firmanın dışında bir başka A firmasının, Norveç’te yetkilendirilmiş başka bir distribütörün daha ucuza satış yaptığını öğrenerek ondan ürün satın alması ve bu ürünleri Türkiye’ye ithalat yoluyla getirerek satışa sunması bu anlamda paralel ithalat olarak adlandırılır.

2- Paralel İthalat Yasal Mı? Haksız Rekabet ile İlişkisi

Türkiye’de yetkilendirilmiş bulunan distribütör firma, üçüncü bir firmanın paralel ithalat yoluyla ülkeye ürün getirmesi, bunları daha ucuza satması, bu şekilde kendisiyle rekabet içerisine girmesi hukuki birtakım problemlere neden olmaktadır. Distribütör firma, paralel ithalat gerçekleştiren firmanın bu eylemlerine engel olmaya çalışmakta, çeşitli davalar ve girişimler ile ticaretini engellemeye çalışmaktadır. Özellikle Trendyol, Hepsiburada gibi e-ticaret platformlarının “yetkili olmayan satıcı” ya da “marka ihlali bildirimi” gibi gerekçelerle ürünleri satıştan kaldırdığı da bilinmektedir. Paralel ithalatin yasal olup olmadığı konusuyla ilgili güncel bir Yargıtay kararı:

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 22.01.2018 tarihli, 2017/2676 E.  ,  2018/479 K. Sayılı kararında şöyle açıklanmıştır:

"Tek satıcılık sözleşmesinde, sözleşmelerin nisbiliği ilkesi uyarınca kural olarak edimler ve yükümlülükler bu sözleşmenin taraflar arasında yani yapımcı ile tek satıcı arasında karşılıklı olup, üçüncü kişilere herhangi bir yükümlülük getirmez. Zira tek satıcıya bu bölgedeki tekel hakkını tanımak ve bu olanağı sağlamak yapımcıya düşen akdi bir edim olmaktadır. O halde tek satıcının bu hakkını üçüncü kişilere karşı haksız rekabet yolu ile koruması ilke olarak mümkün değildir. Ayrıca, mahkemenin kanaatinin aksine, tek satıcının Türkiye’de reklam, büyük masraf ve önemli emekler harcayarak pazar sağlaması ve markayı tanıtması da aynı malı paralel ithalat yoluyla yasal yollardan menşei ülke haricindeki başka ülkelerden ithal edip, paralel ithalatın sunduğu fiyat avantajından yararlanarak satan kişilerin haksız rekabet kuralları uyarınca men edilmesine neden teşkil etmez.

Somut olayda, davacı vekili tarafından, diğer sebepler yanında, davalıların “Tempur” markalı ürünlerin İzlanda'da tek satıcısı olan dava dışı şirketten Türkiye’ye ithalat ettikleri ve ithal ettikleri ürünleri müvekkilinin satış fiyatından %50 daha ucuza satarak müvekkili şirketin satış ağını daralttıkları ileri sürülmüş ise de, dosya kapsamı itibariyle davalıların, “Tempur” markalı ürünlerin, İzlanda’da yerleşik o bölgenin yetkili distribütörü olan şirketten yasal yolla temin edilen orjinal ürünler oldukları anlaşılmaktadır. Bu haliyle davalıların eylemleri, ücretini ödemek suretiyle bir başka bölgedeki tek satıcıdan aldıkları “Tempur” marka orijinal ürünleri satmaktan ibaret olup, yukarıda değinilen ilkeler ve açıklamalar ışığında, Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanununun haksız rekabete ilişkin hükümlerini ihlal eder nitelikte fiilleri mevcut değildir."

3- Paralel İthalat Marka İhlali Midir?

Yukarıdaki Yargıtay kararından da anlaşılacağı üzere paralel ithalat yasal bir işlem olup, distribütör firmaya karşı herhangi bir sorumluluk doğurmaz. Paralel ithalatin haksız rekabet teşkil edeceği yıllardır iddia edilmekte ise de Yargıtay paralel ithalatin haksız rekabet teşkil etmediğini kabul etmektedir. Bunun yanında marka hakkının tüketilmesi kavramı da paralel ithalatta önemli bir yer tutar. Zira distribütör firmaların paralel ithalati engellemek adına başvurduğu yollardan biri de “marka hakkının ihlali” ve “yetkili olmadığı halde markanın kullanılması” iddialarıdır. Oysa Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 152. Maddesi bu konuda özel bir düzenlemeye yer vermiştir. Düzenlemeye göre paralel ithalat yolu ile Türkiye’ye getirilen ürünlerin satışı marka hakkı ihlali teşkil etmemektedir.

“Her şeyden önce 556 KHK'nın 13. Maddesi (SMK 152) uyarınca, hukuka uygun şekilde piyasaya sürülen markalı mallar üzerinde marka sahibinin hakkı tükenmiş olup hak sahibi bu malların paralel ithalat yoluyla ülkeye sokulmasına engel olamayacaktır.” ( Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 10.07.2018 tarihli, 2016/11969 E.  ,  2018/5029 K. )

Yine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16.04.2015 tarihli ve 2014/15689 E.  - 2015/5363 K. sayılı ilamında: “ ‘….’markasının gerçek hak sahibi Japon menşeli... Co. Ltd. Şirketinin orjinal ürünlerinin ithalini gerçekleştirdiği anlaşılmaktadır. Dairemizin yerleşik kararlarında da benimsendiği üzere marka üzerindeki gerçek hak sahibinden temin edilen orjinal ürünlerin yurda ithali halinde Türkiye'de tescilli marka hakkına dayalı olarak söz konusu ithalat önlenemeyeceği gibi orjinal ürünlerin Türkiye'de satışı da engellenemez. Bu bakımdan, davalı tarafça esasen gerçek hak sahibinin dava dışı Japon menşeli firmaya ait olduğunu bildiği orjinal ürünlerin satışını kendi adına tescilli marka hakkına dayalı olarak önlemesi mümkün olmayacağından bu sebeple giriştiği eylemlerden doğan davacı zararının tazmini gerektiği halde”

4- Rekabetin Korunması Hakkında Kanun Kapsamında Paralel İthalatın Değerlendirilmesi

Paralel ithalat, marka hakkı sahibinin markasal haklarının ihlali anlamına gelmez. Aynı zamanda paralel ithalat, başkaca haksız eylemleri içermedikçe haksız rekabet de teşkil etmez. Rekabet Hukuku düzleminde bakıldığında da konunun Rekabetin Korunması Hakkında Kanun çerçevesinde hukuka aykırı olduğu söylenemez. Tam aksine Rekabet Kurumu, paralel ithalatın marka içi rekabeti arttırdığı gerekçesi ile rekabet ortamına faydaları olduğunu kabul etmekte, bir adım öteye giderek paralel ithalatçinin ithalat faaliyetlerini engellemeye yönelik davranışların duruma göre RKHK madde 4 veya 6 uyarınca cezalandırabilecektir. Bunun en güncel örneği Mastervolt/Arti Marin ile Eltesan arasındaki davada görülmüştür. Kurul, kararında şu önemli ifadelere yer vermiştir:

-“Paralel ithalatın engellenmesi mehaz Avrupa Birliği (AB) rekabet hukuku kapsamında bir ihlal olarak değerlendirilmektedir.” (Par. 34)

“ABİDA’da ya da ikincil mevzuatta paralel ithalatın engellenmesine yönelik doğrudan bir yasak bulunmamakla beraber Komisyon’un ve Avrupa Adalet Divanı’nın kararları paralel ithalat uygulamalarının açıkça desteklendiğini göstermektedir.” (Par. 35)

“(Marka hakkı ihlali nedeniyle açılan davanın reddinden söz ederek) Esasen bu karar paralel ithalatın engellenemeyeceğine ilişkin yerleşik rekabet hukuku içtihadının bir başka hukuki enstrüman aracılığıyla da korunduğu anlamına gelmektedir.” (Par. 42, son cümle)

“Eltesan’ın 2009 yılından itibaren rakip Mastervolt ürünlerini de paralel ithalat yoluyla Türkiye’ye getirmeye başladığı görülmektedir. Bu gelişmeden ürünün Türkiye yetkili satıcısı Artı Marin rahatsızlık duymuş ve muhtelif yöntemlerle bunu engellemeye çalışmıştır. Bu yöntemlerin rakip teşebbüs hakkında asılsız bilgiler yaymak şeklinde olanlarının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 55. maddesinde sayılan haksız rekabet halleri kapsamında değerlendirilmelerinin gerektiği kanaatine varılmıştır.” (Par.44)

“Mevcut olayda Mastervolt ürünlerinin yetkili distribütör Artı Marin dışındaki teşebbüsler tarafından satılmasının zorlaştırılmaya çalışılması marka içi rekabeti sınırlama potansiyelini barındırmaktadır.” (Par.48)

“Yapılan yerinde incelemelerde elde edilen belgeler ise Artı Marin tarafından paralel ithalatın engellenmesine yönelik bir çabaya işaret etmekle beraber, ihlalin sürdüğü iddia edilen 2010-2015 dönemi boyunca Mastervolt’un bu çerçevede hareket ettiğine dair bir tablo ortaya koymamaktadır.” (Par. 48, son cümle)

Netice itibariyle toplanan verilerin, sağlayıcı ile dağıtıcı arasında RKHK 4 üncü maddesini ihlal eden bir anlaşmanın bulunduğu ve bu anlaşmanın rekabeti bozucu etki yarattığı yönünde kanaat oluşturmaya yeterli olmadığına kanaat getirilmiştir.

Sonuç Olarak

Paralel ithalat yasal ticari bir uygulamadır. Marka ihlali teşkil etmediği gibi haksız rekabet de oluşturmaz. Distribütör firmaların bu konudaki girişimleri ve engelleme çabaları hukuki sonuç vermemektedir. Ne var ki Trendyol, Hepsiburada gibi e-ticaret platformlarında “ithalatçı garantili” ürün satışı gerçekleştiren firmaların ürünleri zaman zaman “yetkili olmayan satıcı” veya “marka ihlali bildirimi” gibi gerekçelerle satıştan kaldırılmaktadır. Paralel ithalat gerçekleştiren firmaların bu eyleminde hukuka aykırı bir yön olmadığı gibi, tam aksine distribütörün veya platform sağlayıcılarının, hukuki sınırlar içerisinde yürütülen ticari faaliyetleri engellemeye yönelik attıkları adım nedeniyle ithalatçının uğradığı zararın tazmini gündeme gelebilir. Bu zarardan, haksız ticari uygulama sahibi konumunda olan pazaryeri de sorumludur.

Daha fazla bilgi, marka tescili ve marka danışmanlığı için Whatsapp hattımızdan veya mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 27.09.2021 

Ecenur Tuncel Uyanık

Av. Ecenur Tuncel Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Türk Patent ve Marka Kurumu'na kayıtlı yetkili Marka Vekilidir. Marka Hukuku alanında çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.