Franchising Sözleşmelerinde Asgari Alım Taahhüdüne Uyulmamasının Sonuçları

 

1- Franchising Sözleşmesinin Haklı Nedenle Feshi

Şu yazımızda, franchise verenin / marka lisansı verenin sözleşmeyi hangi hallerde feshedebileceği, hangi hallerin haklı sebep sayılacağı birkaç örnekle açıklanmıştı. Bu yazımızda yeni ve tartışmalı bir durum incelenecektir.

Franchising sözleşmelerinde franchise alanın her ay / dönem yapması gereken ürün alım alt sınırı yazılmaktadır. Franchise alan, bunun altında alım yaparsa sözleşmenin haklı nedenle feshedilebileceği ya da çeşitli yaptırımlara maruz kalabileceği düzenlenmektedir. Bu sözleşme hükmünün geçerli olup olmadığı ya da tarafları kesin olarak bağlayıp bağlamayacağı çeşitli tartışmalara neden olmaktadır. Kural olarak sözleşmeye bağlılık ilkesi gereği, asgari alım taahhüdünde bulunan taraf bu yükümlülüğüne uygun davranmak zorundadır. Aksi halde sözleşmeye aykırılık (temerrüt) nedeniyle sözleşmenin feshi gündeme gelebilecektir. Fakat burada bizce tartışılması gereken ikinci ve asıl değerli nokta, franchising alanın aylarca bu taahhüde aykırı davranması, yani defalarca kez asgari alım taahhüdüne uymaması halinde, franchising veren tarafından bir süre bu duruma sessiz kalınması ve ürün verilmeye devam edilmesi (sözleşmenin ifasına devam edilmesi) halinde, devam eden alım taahhüdüne aykırılıktan sözleşmeyi feshetmesi mümkün olmalı mıdır? Bu durum hakkın kötüye kullanımı yahut sessiz kalma yoluyla fiilen sözleşmenin değiştirildiği / alım taahhüdüne ilişkin sözleşme hükmünün fiilen by-pass edildiği anlamına gelir mi?

2- Asgari Alım Taahhüdüne Uymamanın Yaptırımı ve Sözleşmenin Feshi

2.1. Sözleşmede Hüküm Yoksa

Taraflar arasındaki sözleşmede asgari alım taahhüdüne dair bir düzenleme yoksa zaten franchise alanın böyle bir borcu / yükümlülüğü yoktur. Bu nedenle “alım taahhüdüne aykırılıktan” ve sözleşmenin temerrüt nedeniyle feshinden söz edilemez. Sözleşmede “asgari alım taahhüdü” hükmü var fakat bu hükme aykırılığın sonuçları hakkında düzenleme yoksa bu kez temerrüt nedeniyle sözleşmenin feshi mümkün olacak ve fakat yine taahhüde uygun davranmanın (ek bir cezai şart anlamında) yaptırımı olamayacaktır.

2.2. Sözleşmede Hüküm Varsa

Sözleşmede asgari alım taahhüdüne aykırılığın cezai şarta bağlanmış bir sonucu varsa taraflar bu şart ile bağlıdır. Diğer bir deyişle asgari alım taahhüdüne aykırı davranış varsa, sözleşmenin feshi ve cezai şartın talep edilmesi veya sadece cezai şartın talep edilmesi mümkün olur. Tarafların bu yönde bir düzenleme ile bağlı oldukları noktasında şüphe yoktur. Fakat sözleşmede, sözleşmeye aykırılığın giderilmesi için mehil verilmesi ve ancak ondan sonra cezai şartın talep edilebileceği düzenlenmiş taraflar bu düzenleme ile de bağlıdır[1].

2.3. Asgari Alım Taahhüdüne Aykırı Davranışa Sessiz Kalınmış ve Mal Verilmeye Devam Edilmişse

Taraflar genellikle sözleşmedeki asgari alım taahhüdüne aykırı davranışın cezai şart ile yaptırıma bağlanacağı yönünde hükümler koymaktadırlar. Ardından birkaç yıl sonra sözleşmeyi bu nedenle veya başkaca nedenle feshetmekte, geriye dönük olarak tüm yılların asgari alım taahhüdüne uyulmamasından kaynaklanan cezai şartı talep etmektedirler. Oysa bu mümkün değildir.

Yargıtay’ın çeşitli kararlarında defalarca kez tartıştığı üzere ihtirazi kayıt koymadan mal vermeye devam eden distribütör / franchise veren, geriye dönük alım taahhüdüne uyulmadığından bahisle cezai şart isteyemez. Yargıtay “ihtirazi kayıt koymadan mal vermeye devam edilmesi halinde cezai şart istenemeyeceği” görüşünün temelini HGK’nın 2013 tarihli kararında[2] bahsi geçen “sözleşmenin bu maddesinin uygulanmayacağına duyulan güven” ve haliyle “güven ilkesi” bağlamına oturtmakta idi. Fakat güncel kararlarında bu tutum terk edilerek, TBK 179/2 hükmündeki istisnai durum, ret gerekçesi olarak gösterilmektedir. Diğer bir deyişle, güven ilkesinden hareketle değil, ifaya devam eden sağlayıcının artık cezai şart talep hakkının düşmüş sayılacağından hareket edilmektedir.

“…alacaklı, çekince koymadan ifayı kabul etmiş veya sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmeye devam etmişse bu takdirde de ceza koşulunu isteyemez. Örneğin; beş yıl süreli bir “akaryakıt bayilik sözleşmesinde (veya eki taahhütnamede) bayinin yıllık asgari ürün alımı taahhüdü bulunmasına rağmen yıllar itibariyle bu taahhüde uyulmamış ise tedarikçi (sağlayıcı) firmanın, TBK'nın 179/II. md. uyarınca hem ifayı hem de ceza koşulunu talep edebilmesi için takip eden yılda henüz bayiye mal vermeden önce ceza koşulu ile ilgili “çekince” (ihtirazi kayıt) bildirmesi ya da bu konuda bayiye noterden bir ihtarname göndermesi gerekir[3].”

“Tedarikçi, taahhüde aykırı davranılmış olan yılı takip eden yeni yıldaki ilk fatura ve irsaliyeye koyacağı bir açıklama (şerh) ile bu koşulu yerine getirebilir. Bu şekilde bir çekince (ihtirazi kayıt) konulduktan veya ihtar çekildikten sonra tedarikçi (sağlayıcı) firma, mal vermeye (ifaya) devam etse bile önceki yıla ilişkin ceza koşulu alacağını sözleşme zamanaşımı süresi içinde her zaman talep edebilir. Sonraki yıllarda da aynı kural geçerlidir. Tekrarlamak gerekirse, her yıl sonunda bir önceki yıla dair ceza koşulunun istenebilmesi, takip eden yılda henüz ifaya başlanmadan önce çekince (ihtirazi kayıt) bildirilmesi veya ihtar çekilmesine bağlıdır. Bunlar yapılmadan müteakip yılın ifası gerçekleşmişse artık bir önceki yıla ait ceza koşulu istenemez. Çekince konmuş veya ihtar çekilmiş olan yıllarla ilgili ceza koşulunun istenebileceği ise kuşkusuzdur[4].”

“Ayrıca her ne kadar sözleşmenin devamı sırasında ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin ürün vermeye devam edilmesi halinde önceki yıllara ait cezai şart istenemez ise de[5]…”

“sözleşme süresi içinde çekince konmadan uzun süre ifaya devam edilmesi nedeniyle önceki yıla veya yıllara ait ceza koşullarının talep edilemeyeceğinin kabulü gerekeceğinden[6]

“..ancak davacı ihtirazi kayıt koymadan her yıl davalıya ürün vermeye devam etmiş olduğundan sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sy. BK'nın 158/2. (TBK'nın 179/2.) maddesi hükmü uyarınca ilk 2 yıl için eksik ürün bakımından cezai şart talep edemez ise de[7]…”

2.4. Mal Vermeye Devam Edilmiş Olması, Güven İlkesi ve Sözleşmenin Feshi

Yukarıdaki kararlarda da açıkça ifade edildiği üzere ihtirazi kayıt olmadan mal vermeye devam eden tedarikçi geçmiş dönem için cezai şart talep edemez. Fakat burada tartışılması gereken bir diğer nokta, mal vermeye devam eden tedarikçinin, devam eden dönemde de asgari alım taahhüdüne uyulmadığından bahisle sözleşmeyi fesih hakkının doğup doğmayacağıdır. Zira tedarikçi yıllarca bu hükmü uygulamayarak dağıtıcı üzerinde bir güven tesis etmiştir. Bu noktada daha önce numarası belirtilen HGK 2013 kararındaki güven ilkesinden hareket edilirse, güven tesis ederek sözleşme hükmünün değiştirildiği ve artık bu hükme dayalı bir temerrütten söz edilemeyeceği kabul edilmelidir. Örneğin Yargıtay güncel bir kararında, asgari alım taahhüdüne yıllardır uymayan tedarikçiye mal vermeyi kesen dağıtıcının bu eylemini “haklı bir neden olmadan mal vermeyi kesme” şeklinde nitelendirmiş ve tedarikçinin feshini haklı bulmuştur[8]. Fakat Yargıtay’ın bu noktada net bir görüşe sahip olduğunu söylemek zordur. Bir kararında sözleşmenin artık bu nedenle feshedilemeyeceği kabul edilmişken[9], tespit edebildiğimiz birden çok kararda yeni dönemde de asgari alım taahhüdünün ihlalinin mevcut olması haklı neden[10] sayılmıştır[11].

Sonuç Olarak

Taraflar marka lisans – franchising sözleşmesinde asgari alım taahhüdüne yer vermiş ve bunun sonuçlarını (yaptırımını) düzenlemişlerse bu sözleşme hükmü ile bağlıdırlar. Taahhüde aykırı davranan dağıtıcıdan, sözleşmeyi fesih yoluna gitmeden de cezai şart istenebilir. Fakat bu şarta aykırı davranan / asgari alım taahhüdüne uymayan tarafla sözleşmesel ilişki devam ettirilmiş, herhangi bir ihtirazi kayıt / çekince koymadan mal verilmeye devam edilmişse artık geçmiş döneme ilişkin cezai şart talep edilemez. Fakat Yargıtay, buna rağmen, ihlalin gerçekleştiği son dönemdeki cezai şartın talep edilebileceği yönündedir[12]. Sözleşmenin salt bu nedenle fesih hakkının devam edip etmeyeceği noktasında çelişkili kararlar mevcut ise de Yargıtay’ın fesih hakkı tanıyan kararları ile “son dönem cezai şartı talep edilebilir” yönündeki kararları birlikte değerlendirildiğinde, fesih hakkının devam edebileceği fikri ağır basmaktadır. Zira “son dönem cezai şartı” talep edilebiliyorsa, güven ilişkisinin sözleşmeyi tadil ettiği / değiştirdiği ve artık bu hükmün ortadan kalktığı söylenemeyecek, sözleşmenin bu hükmünün hala ayakta olduğu kabul edilecektir. Bu halde sözleşmenin bu hükmü güven ilkesi uyarınca ortadan kalkmadığına göre bu hükme aykırı davranış hala temerrüt niteliğinde olabilecek ve tedarikçiye fesih hakkı verebilecektir.

Daha fazla bilgi, marka davaları, marka tescili ve marka danışmanlığı için Whatsapp hattımızdan veya mail yoluyla bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz. 01.12.2021

 

 

[1] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 01.06.2021 tarihli, 2020/4092 E. - 2021/4629 K. sayılı kararı.

[2] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.01.2013 tarihli, 2012/670 E. - 2013/171 K. sayılı kararı.

[3] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 07.12.2020 tarihli, 2020/3499 E. - 2020/5703 K. sayılı kararı.

[4] Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 15.02.2016 tarihli, 2015/9429 E. - 2016/2276 K. sayılı kararı.

[5] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 30.06.2021 tarihli, 2020/5123 E. - 2021/5399 K. sayılı kararı.

[6] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 09.06.2021 tarihli, 2020/3843 E. - 2021/4924 K. sayılı kararı.

[7] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 11.02.2021 tarihli, 2020/4880 E. - 2021/1133 K. sayılı kararı.

[8] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 22.04.2021 tarihli, 2020/6054 E. - 2021/3974 K. sayılı kararı.

[9] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19.11.2020 tarihli, 2019/684 E. - 2020/5227 K. sayılı kararında: “davacı sözleşmenin devamı süresince davalıya yıllık asgari alım taahhüdüne uyulmadığı gerekçesiyle herhangi bir ihtarda bulunmamış, davalı ... 818 sayılı BK’nun 106. maddesi uyarınca temerrüde düşürmemiştir. aksine herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmeden davalı şirkete mal vermeye devam etmiştir. Bu sebeple davacının sözleşmeyi feshi haksız olup, haksız fesih nedeniyle davalıdan cezai şart isteminde bulunulamaz.”

[10] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 30.06.2021 tarihli, 2020/5123 E. - 2021/5399 K. sayılı kararı.

[11] Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 03.03.2020 tarihli, 2018/3279 E. - 2020/609 K. sayılı kararı. Ayrıca aynı dairenin aynı günlü kararında bu kez haksız neden olduğu yönünde karar tesis ettiği gözlerden kaçmamalıdır. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 03.03.2020 tarihli, 2018/3856 E. - 2020/619 K. sayılı kararında: “Davacı, önceki dönemlere ait asgari alım taahhüdüne uymamasına rağmen ihtirazi kayıt koymadan yeni mal teslim ederek davalıda haklı bir güven oluşturmuştur. Diğer yandan davacı bayilik sözleşmesini feshettiğinden artık fesihten sonraki dönem için de müspet zarar şeklinde olan kar mahrumiyetini de talep edemez.”

[12] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 30.06.2021 tarihli, 2020/5123 E. - 2021/5399 K. sayılı kararı ile aynı yönde teferruatlı bir karar için bkz. Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 15.02.2016 tarihli, 2015/9429 E. - 2016/2276 K. sayılı kararı.

Ecenur Tuncel Uyanık

Av. Ecenur Tuncel Uyanık

Yazar, İzmir Barosu'na kayıtlı Avukat olup, aynı zamanda Türk Patent ve Marka Kurumu'na kayıtlı yetkili Marka Vekilidir. Marka Hukuku alanında çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.